17 Ağustos'u bir daha yaşamak istemiyoruz!

Abone Ol

Bundan Tam 25 yıl önce, saat 03:02’de Gölcük depremiyle yüzyüze geldik. O anın şiddetiyle sallanan bu kent, binlerce insanını toprağa verdi. O gece, binlerce kişi evsiz kaldı, kimsesiz kaldı. Hafızalarımıza kazınan bu acı, asla silinmeyecek. Peki, 25 yılda ne yaptık? Ne öğrendik? 17 Ağustos 1999’dan bu yana geçen çeyrek asırda, biz gerçekten bu felaketten bir ders alabildik mi? Ne yazık ki, koca bir “hayır”la karşı karşıyayız.

Bir yıl önce, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş depremleri gerçekleşti. Yine binlerce insan hayatını kaybetti, on binlerce kişi evsiz kaldı. O dehşet anları, 1999’daki gibi tüm Türkiye’yi sarsmadı mı? Ama sormamız gereken soru şu: Neden bu felaketler yaşanıyor? Neden aynı acılar tekrar tekrar başımıza geliyor?

Kocaeli’de, bu kentin yaşayanları olarak depremin acısını en derinden hisseden bizler, gerçekten yeterli önlemler alındığını söyleyebilir miyiz? Binalar ne kadar denetleniyor? Yeni yapılan binalar gerçekten depreme dayanıklı mı? Kentsel dönüşüm çalışmaları yeterli mi? Bütün bu soruların cevapları, ne yazık ki bizleri tatmin edecek türden değil.

Ne yazık ki alınan önlemler, kentsel dönüşüm çalışmaları, denetimler hiçbir zaman yeterli olmadı. 25 yılda, çok şey değişti belki ama deprem gerçeği karşısında değişmeyen tek şey, bizim umursamazlığımız. Beton yığınları arasında sıkışıp kalan şehirlerimiz, adeta bir sonraki büyük felaketi bekler halde. Yine kaç canımızı daha gömeceğiz?

Peki, neden? Neden önlemler alınmıyor? Neden kentsel dönüşüm çalışmaları yetersiz? Deprem hazırlıkları neden hep erteleniyor? Yoksa bu ülkenin kaderi mi bu? Aynı acıları tekrar tekrar yaşayıp ders almamak mı?

Yerel yönetimlerin bu konuda ne kadar çalıştığını sorgulamak bile gereksiz hale geldi. Çünkü ortada gözle görülür bir çalışma yok. Herkes aynı soruyu soruyor: Neden biz bu kadar vurdumduymazız? Neden bir daha başımıza gelmeyecekmiş gibi yaşıyoruz? Cevap açık: Çünkü her şey, olduğu gibi bırakıldı. Değişmesi gereken hiçbir şey değişmedi.

Bu işin ciddiyetini kavrama zamanı geldi de geçiyor. Gölcük depreminden 25 yıl, Kahramanmaraş’tan ise bir yıl geçti. Ama ne yazık ki biz hâlâ yerimizde sayıyoruz. İstanbul’un, Kocaeli’nin hali ortada. Bu şehirler, adeta ölümcül bir bekleyiş içinde. Kocaeli, 17 Ağustos’u bir daha yaşamak istemiyor. Ama yaşatılacak gibi görünüyor. Çünkü kimse bu işin farkında değil. Kimse ders almıyor. Ne yerel yönetimler, ne de biz.

Sonuç olarak, artık lafı dolandırmanın zamanı geçti. Bu şehirlerin, bu ülkenin artık gerçek adımlara ihtiyacı var. Deprem hazırlıklarını ertelemek, sadece acıları ertelemektir. Unutmayalım ki, bu topraklar bir gün yeniden sallandığında, “neden önlem almadık?” sorusunun cevabı, bir enkazın altında kalmış olacak. Bu kadar basit.