Asgari ücret değil alım gücü artmalı

Abone Ol

Türkiye ekonomik anlamda bir zam sarmalı içine girmiş durumda.
Bir ürünün fiyatı artıyor, hükümet doğal olarak çareyi asgari ücret başta olmak üzere çalışan ve emekli kesimlerin maaşlarını yükseltmekte buluyor.
Bu artışlar 1 veya 2 ay insanlarda rahatlama sağlıyor. Ancak ürünlere gelen yeni zamlarla yine eskisine dönülüyor.
Sarmala girmiş durumdayız.
Bundan çıkmanın yolu belli.

***

Çok değil, 1.5 yıl önce asgari ücret 2 bin 800 lira civarındaydı. Tamam, çok yeterli değildi. Ancak en azından alım gücü yüksek olduğu için birçok ihtiyacı karşılayabiliyordu.
Sonra ne olduysa, faiz indirimlerinden sonra oldu.
Dolar ve Euro fırladı, akaryakıt fiyatlarına yüzde 300’den fazla zam geldi.
Durum böyle olunca, çarşı-pazar da boş durmadı. 40 lirayı görünce “Çokmuş ya” dediğimiz bir kilo peynirin fiyatı sadece 7-8 ayda 100 lirayı, ardından da 150 lirayı aştı.
Kıymaya zaten yaklaşılamıyor.
Bugün pazara çıkın, en ucuz ürün 15 lira. Aşağısı yok.

***

Şimdi ise asgari ücret temmuz ayında 11 bin 402 liraya yükseltilecek.
Yani 1.5 yıl öncesine göre tam 4 katı bir artış söz konusu.
Ama önemli mi? Tabii ki değil.
Çünkü bizde alım gücü çok ama çok düşük.
İnsanlar sadece yeme-içme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarına para bulabiliyor.
Sinema tiyatro veya konser gibi kültürel aktiviteleri geçtim, dışarıya çıkıp arkadaşınızla 2-3 bardak çay içmek isteseniz bile en az 50 liralık oluyorsunuz.
Yani maaşımız, alım gücüne yetişemiyor.

***

Hep yazdık hep çizdik. Yazıp çizmeye de devam.
Asgari ücretteki artış çözüm değil.
Aksine, bizim gibi ülkelerde bu artışlar fırsatçılara da gün doğuruyor.
Oysa alım gücümüzü artırabilsek sorun çözülecek.
O da bu hükümetin en öncelikli konusu olmalı.