Atatürk, Papa’yı kabul etti mi?

Abone Ol

Papa, Vatikan’ın Devlet Başkanı ve tüm dünyadaki Katoliklerin ruhani lideridir. Vatikan’ın teokratik bir devlet yapısı var. Genel veya yerel seçim yapılmıyor. İşte, Papa 14. Leo, ülkemize geldi, ayinler düzenledi, uzun sayılabilecek bir misafirlikten sonra ülkemizden ayrıldı. Bu geliş, düzenlenen ayinler, verilen mesajlar tartışma konusu oldu, olmaya devam ediyor.

Acaba tarihte neler oldu? Cumhuriyet henüz ilan edilmemiş, harf devrimi geçekleşmemişti. Vatikan’ın Dersaadet (İstanbul) Vekili, Papa’nın mektubunu Cumhuriyetin ilanından yaklaşık bir ay önce yani 22 Eylül 1923’te Gazi Mustafa Kemal’e getirmek istediğini bildirdi. O dönemde Latin harflerine henüz geçilmediği için Papa’nın temsilcisinin mektubu Osmanlıca olarak yazıldı. Gazi Mustafa Kemal, Papa’nın ziyaret isteğini kabul etmedi. Papa’nın yazdığı mektup ve verilen cevap halen Cumhurbaşkanlığı arşivinde bulunuyor.

SERT BİR KARŞILIK

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e 1935 yılında Papa’dan yine görüşme önerisi geldi. Mektup, İstanbul Valiliği aracılığıyla Dışişleri Bakanlığı’na ulaştırıldı. Bu mektuba, Atatürk’ün emriyle verilen cevapta şöyle denildi:

Malumu Devletleri olduğu üzere papalık Hükümeti bizce tanınmış değildir. Ve bu devletin her hangi memuruna mümessil sıfatı izafe edilmesi tarafımızdan tensip edilmemiştir. Rahip M.Angelo Giuseppe Roncalli’nin saygıdeğer bir misafir olarak muamele görmesi ve kendisine hiç bir resmi sıfat tanınmaması hattı hareketimizin esasını teşkil eder. Kaldı ki bu rahibin İstanbul Valisini ziyaret etmesi, Türk Katoliklerinden bahsetmesi ve onlar namına idare-i kelam eder gözükmesi Hükümetimizce hiç bir veçhile tecviz olunamaz.

Bu cihetleri İstanbul Valisine tavzih ve ihtar.

HALAÇOĞLU NE DİYOR?

Türk Tarih Kurumu eski Başkanı, eski milletvekili, Kutlu Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, şöyle anlattı:

“Şimdi, Osmanlıca belge var. Cumhuriyet’in ilanından bir ay önce, İstanbul’da Papa temsilciliği var. Şimdi de var. Vatikan ve Papa’nın temsilcisi, Papa’nın Atatürk’e yazdığı mektubu vermek istiyor. Onun için Hariciye Vekaletine (Dışişleri Bakanlığı) başvuruyor.

O tarihte İngilizler İstanbul’dan ayrılmak üzere. Papa’nın yazdığı mektubu vermek için Dışişleri Bakanlığı’ndan izin isteniyor. Vatikan Temsilcisi, Atatürk’e mektup sunmak istiyor. O mektubun içeriğini maalesef Cumhurbaşkanlığı arşivinde olduğu için bilemiyorum.

İkinci belge, 1935 yılına yani Atatürk’ün Cumhurbaşkanı ve yaşadığı döneme ait. İşte orada da Vatikan temsilcisi adına görüşme girişiminde bulunuyorlar. Verilen cevapta ise, ‘Biz Vatikan diye bir devlet tanımıyoruz. Tanımadığımız devletin, papasının Türkiye’ye gelmesi ve İznik’te ayin yapması mümkün değil. Bu mektup onu açık ve net olarak gösteriyor.

MENDERES DÖNEMİNDE TANINDI

Demokrat Parti döneminde Adnan Menderes’in Başbakanlığı dönemine kadar Vatikan’ı devlet olarak tanımıyoruz. Ancak, Menderes döneminde tanıyoruz. Sürecin özeti, Vatikan, Menderes döneminde kabul edildi.”

İznik bölgesinden Vatikan asla vazgeçmiyor. Daha önce askerle ele geçirmek istenilen İznik’in şimdi faklı yöntemlerle ele geçirilmek istendiğini öne süren Halaçoğlu, şunları anlattı:

“Şimdi, silahlı güç olarak değil, içten fethetmek istiyorlar. Orada ev kiliseler var. Türkiye’de bir kilise mensubu şunu açıklıyor: ‘Pandemiden sonraki dönemde vaftiz için gelen Türk gençlerinin sayısı üç kat arttı.’ Siz, 400 kilise açıyorsunuz.

Trabzon’un Maçka ilçesindeki Sümela Manastırı’nı, orada cemaat olmadığı halde ibadet ettiriyorsunuz. 400 kiliseyi devlet bütçesinden yaptırıyorsunuz, restorasyonunu yaptırıyorsunuz. Tabi bakılması, restorasyonu başka bir şey, ama ibadet için açmak ayrı bir şeydir. Peki Viyana’da, Atina’da, Selanik’tei camiler açılıyor mu? Bizim ülkemizde kiliselerin çanlarını açık açık çaldırıyoruz. Buna Türkiye’de hoşgörüyle bakıyoruz. İnsanlar ibadetlerini yapsın ama peki niye Avrupa’daki camilerde ezan minareden okunamıyor? Bu duruma hoşgörüyle bakamıyorum.”

PEYGAMBERİMİZİN MEDİNE’DE KARŞILANIŞI

Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye giderken ilahiyle karşılandığını anlatan Halaçoğlu, tepkisini şu sözlerle anlattı:

Şu hoşgörüyle karşılanacak bir şey mi Allah aşkına? Peygamberimiz Medine’ye girerken karşılandığı ilahiyle Papa’yı siz nasıl karşılarsınız? Allah aşkına ya yapmayın. Bunu söylemek zorundayız. Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde peygamber olarak karşılanıyor. Ne diyor? ‘Ey bizden seçilen elçi, yüce bir davetle geldin sen bu şehre şeref verdin ey sevgili. Hoş geldin.”