Bakan Bile Bunu Diyorsa...

Abone Ol

Yine yüreğimizin ağzımıza geldiği bir gün yaşadık. Dün İstanbul'un göbeğinde 6.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem yalnızca şehri değil, yüreğimizi de salladı. Kocaeli de nasibini aldı, birçok ilde insanlar korkuyla sokağa döküldü.
Ama ne olacak biliyor musunuz? Yine birkaç gün konuşacağız, sonra eski tas eski hamam. Çünkü biz bu sahneyi daha önce defalarca izledik, hatta ezberledik.
"Üç beş gün sonra unutuyoruz" diyor Bakan. Öylece, hiç saklamadan, çekinmeden, rahatça. Sanki unutmamız suç değilmiş gibi, sanki unutturmak bir kadermiş gibi.
Oysa unutan biz değiliz; unutturan bir sistemin içinde, hafızamızla oynayan bir düzenin tam ortasındayız.

***

Bilim insanları dillerinde tüy bitene kadar uyarıyor. "Deprem geliyor" diye haykırıyorlar, ama seslerini duyan yok.
Kahramanmaraş depremini hatırlıyor musunuz? O acıyı, o yıkımı, o feryadı? Hani yerle bir olan şehirleri, yok olan hayatları?
Peki o günden bugüne ne değişti? Hangi taşı yerinden oynattınız? Hangi binayı sağlamlaştırdınız? Hangi vatandaşa güven verdiniz? Koca bir hiç.
Felaketin ayak sesleri sokağımızdan geçiyor ama biz hâlâ camdan seyrediyoruz.
Deprem artık sürpriz değil. Herkes biliyor, herkes söylüyor ama kimse kılını kıpırdatmıyor. Korkudan titremiyoruz; çaresizlikten donuyoruz. İnsanı en çok öldüren ihmallerdir. Göz göre göre gelen felakete karşı böyle suskun kalmak, akıl tutulması değil de nedir?
Bize düşen sadece dua değil. Bize düşen sorumluluk, bilinç ve mücadele. Ama biz, kaderine razı bir halk gibi susuyoruz.
Oysa fay hatları sadece yerin altında değil, toplumun vicdanında da çatlıyor.

***

Yetkililer! Bu millet size sadece alkış için oy vermedi. Bu halk, göçük altındakilere bir el uzatın diye size yetki verdi.
Ama siz her sarsıntıda halkı yalnız bıraktınız. Artık "kader planı" diyerek işin içinden sıyrılamazsınız. Kader değil bu, kederin bile bile çağrılması.
Yeter artık! Her deprem sonrası şehit gibi toprağa verdiğimiz insanlarımızın hatırasına ihanet etmeyin. Taş yerinde ağırdır, ama insanın canı toprağın altında daha ağırdır.
Biz sustukça, yer susmayacak. Biz unuttukça, yer hatırlatacak.
Ve bir gün, belki çok geç olacak.