Kocaeli’nin sivil toplum ekosistemini daha güçlü, katılımcı ve işbirliğine dayalı bir yapıya kavuşturmak; gönüllülük kültürünü desteklemek ve ortak akılla geleceğe yön veren bir sivil toplum vizyonu oluşturmak amacıyla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi(KBB) tarafından düzenlenen “Kocaeli Sivil Toplum Şurası" bugün saat 10.00'da Kongre Merkezinde gerçekleştirildi. Danışma toplantısında çok sayıda dernek, sivil toplum kuruluşu yöneticileri ve üyeleri yer aldı.
“Bu kente katkı vermek için buradayız”
Programda konuşan KBB Başkanı Tahir Büyükakın, kente katkı sunmak amacıyla bir araya geldiklerini belirterek, organizasyonun hazırlanmasında emeği geçen tüm paydaşlara ve masalarda toplantıları yönetecek akademisyenlere teşekkür etti. Büyükakın, kente gelen katılımcıları selamlayarak, bu birlikteliğin şehir adına önemli bir kazanım olduğunu ifade etti.
STK’ların gönüllü gücüne dikkat çekti
Salonu dolduran sivil toplum kuruluşu temsilcilerine ayrı bir parantez açan Büyükakın, STK’ların bir şehir için yüksek bir potansiyel taşıdığını vurguladı. Gönüllülük esasına dayanan bu yapıların ihtiyaç duyulduğunda satın alınamayacağını, çağrıldığında bulunmasının zor ama var olduklarında son derece kıymetli olduğunu dile getirdi. Herkesin işi ve sorumluluğu olmasına rağmen zamanını bu buluşmaya ayırmasının başlı başına çok değerli bir tercih olduğunu söyledi.
“Bir şehrin en büyük zenginliğidir”
Başkan Büyükakın konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Burada olmayı seçmek, başka bir yerde olmamayı seçmek demektir. Bunu ne yaparsanız yapın satın alamazsınız. Gönüllü insanların varlığı bir şehrin en büyük zenginliklerinden biridir, belki de en kıymetlisidir. Onun için kendimi çok şanslı hissediyorum; iyi ki varsınız.”
Dirençli Şehir Kavramının Doğru Anlaşılması
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, son dönemde sıkça kullanılan “dirençli şehir” kavramının çoğu zaman eksik ya da yanlış yorumlandığını belirtti. Dirençliliğin yalnızca sertlik ya da mukavemet anlamına gelmediğini ifade eden Büyükakın, asıl meselenin dayanıklılık ve kırılgan olmama dengesi olduğunu vurguladı.
Sertlik ile Dayanıklılık Arasındaki Fark
Bir yapının ya da malzemenin çok sert olmasının, onu her zaman güçlü kılmadığını söyleyen Büyükakın, aşırı sertliğin kırılganlığı artırabileceğine dikkat çekti. Dayanıklılığın, esneklikle birlikte ele alınması gereken bir özellik olduğunu dile getiren Büyükakın, bu yaklaşımın kentler için de geçerli olduğunu ifade etti.
“Dirençli şehir sadece sağlam bina demek değildir”
Başkan Büyükakın konuşmasında, “Dirençli şehir dediğimizde yalnızca binaları ayakta kalan bir kentten söz etmiyoruz. İnsanlar genellikle yapıların sağlamlığını anlıyor ama mesele bundan ibaret değil. Göçlere karşı dirençli mi, ani değişimlere karşı dirençli mi, farklı toplumsal grupları bir arada tutabilecek bir dayanıklılığa sahip mi; asıl sorulması gereken budur.” ifadelerini kullandı.
“Ne kazandıracağı doğru okunması gerekiyor”
Başkan Büyükakın, yapılacak oturumların yalnızca teknik birer toplantı olmadığını, aynı zamanda düşünsel bir zemin oluşturması gerektiğini ifade etti. STK meselesine hangi ruhla bakılması gerektiğinin bu süreçte belirleyici olacağını söyleyen Büyükakın, bu bakış açısının hem şehre hem de topluma ne kazandıracağının doğru okunması gerektiğini dile getirdi.
Toplumların Yükselişi ve Çöküşü Üzerine Hatırlatma
Toplumların ne zaman yükseldiği, ne zaman çöktüğü ve bir milletin hangi koşullarda ayakta kalabildiği üzerine tarihsel ve bilimsel örnekler bulunduğunu aktaran Büyükakın, bu çerçevede dikkat çekici bir tarihsel anekdot paylaştı. Kanuni Sultan Süleyman’ın yakın çevresine yönelttiği “devletin ne zaman zevale uğrayacağı” sorusuna verilen yanıtın, bugüne de ışık tuttuğunu belirtti.
“Neme lazım” anlayışı bir toplumu çökertir
Başkan Büyükakın konuşmasının sonunda şu ifadeleri kullandı: “Bir toplumda insanlar, idareciler ve çevresindekiler meseleler karşısında ‘neme lazım’ demeye başladığında, hiçbir kudret, hiçbir imkân bu çöküşü durduramaz. Milletin sorunlarına karşı kayıtsızlık başladığı anda devlet zevale gider.”