Değişmekten Korkma

Abone Ol

Geleceğimize yapacağımız en büyük yatırım, değişim ve yenilenmeye açık olmaktır.

Alışılmış bir düzende akan aile hayatımız, iş ilişkilerimiz ve dostluklarımız genellikle huzur ve güven veren bir ritim içindedir. Yaşam boyu edindiğimiz alışkanlıklarımızı devam ettirmek, üstlendiğimiz sorumluluklarımızı yerine getirmek, konfor alanlarımızı oluşturur. Ta ki rutinlerimizi değiştirecek olağan dışı bir durumla karşılaşıp sarsılıncaya kadar konfor alanlarımız, bizim vazgeçilmezimiz olmaya devam eder.

İrademizin dışında gelişen, beklenmeyen durumlarla karşı karşıya kaldığımızda yaşam bizi rutinlerimizin dışına çıkarır. Yeni oluşan durumlara uyumlanıp, güçlü olmamız gereken bu zamanda benliğimiz; mevcut yaşamın akışından, rutinlerinden çıkma isteği ile yanıp tutuşur. Yeni bir işe başlamayı, şehir değiştirmeyi ya da her şeyi geride bırakıp gitmeyi düşününce ortaya çıkan belirsizlik durumunda, karnımızda uçuşan kelebeklerin yarattığı umut dolu duygular da kalbimizde büyüyen korkular da aynı anda içimizdeki yerini alır.

Korku öyle bir duygudur ki karnımızda uçuşan kelebeklerin kanatlarını birer birer kopartarak içimizdeki umutlara baskın gelir çoğu zaman. Yeniliklere doğru adım atma cesaretimiz yok olur, güvenli limanımızda kalarak fırtınalardan, belirsizliklerden kendimizi korumak isteriz. Bu yüzden bizi yeniliklere ve gelişmelere taşıyacak adımı bir türlü atamayız. İşte o anda ihtiyacımız olan tek şey, cesarettir. Değişmek için cesur olmaya ihtiyaç vardır.

Evren değişir, her şey değişir, biz değişiriz.

Çok değil sadece geçtiğimiz on yıla geri dönüp baktığımızda; COVID ve pandemi, dijital teknolojinin hızla ilerlemesi, iklim dengesizlikleri, ekonomik krizler, jeopolitik gerilimler, savaşlar, küresel düzeyde büyük değişikliklerin yaşanmasına sebep oluyor.  Yaşadığımız dünyanın her yönüyle sürekli değişmesi, bizleri esnek olmaya zorluyor. Esneklik ve uyumluluk becerisi içinde, kararlılıkla, değişime açık olan bireyler ve ebeveynler, karşılaştıkları farklı durumlara da kolayca uyum sağlayarak ortaya çıkan stresle daha rahat başa çıkabiliyorlar. Ne istediğini bilerek hayallerinin peşinden koşan bireyler, yetiştirdikleri çocuklarına başarılı rol modeller oluyorlar. Bu becerilere sahip olanlar sadece zorlayıcı dönemlerde değil, günlük yaşamlarında da daha dengeli ve huzurlu oluyorlar.

Onlar bizden daha cesur.

Esnek düşünen genç bir nesle sahibiz. Hayallerinin peşinden koşabilecek kadar cesur, ne istediklerini bilecek kadar bilinçli, dünya ile yakından ilgili, gündemi takip eden, değişikliklere uyumlu, açık görüşlü bir nesil yetişiyor.

Bu neslin önünü açmanın ya da hayallerini söndürmenin, değişime direnen ya da değişimi kucaklayan biz büyüklerin elinde olduğunu unutmayalım. Gelecek kaygısı ile gençlerin kariyer planlamaları üzerinde baskıcı, geleneksel yaklaşımlarda bulunduğumuzda ileriye dönük atılacak adımları engelliyor, alışkanlıklarımız ve korkularımız yüzünden gençlerimizin yeteneklerini körelterek gelişimi ve değişimi baskılıyoruz.

O zaman bizim değişimlere açık olmamız çok kıymetli. Biz değişirsek, çocuklar değişir, çocuklar değişirse, dünya değişir.

Değiştiğimiz kadar dönüşebilir ve gelişebiliriz.

Yeni başlangıçlar için asla geç değil.

Hayatın sunduğu yeni deneyimlere ve değişim fırsatlarına gönüllü olarak yaklaştığımızda kendimize büyük bir yatırım yapmış oluruz. Bizi ileriye taşıyacak her yeni başlangıç, cesaretle atılan adımlarla gerçekleşebilir. Yaşam yolculuğumuzda hata yapma ve dışlanma korkusu içinde atacağımız adımların sonuçlarından duyacağımız pişmanlıklar yerine esneklikle hareket edip değişime uyumlanmaya çalışmak, başarıya ve mutluluğa ulaşmamızda en güçlü pusulamız olacaktır.

Tüm cesaretimizle değişimi kucakladığımızda; görünmeyen yüklerimizden arınmış, yeni tecrübelere açık, hayatı farklı yorumlayabilen, reddedilme korkusuyla kendimizi gizlediğimiz maskelerden sıyrılmış olarak gelişmeye istekli ve güçlü bireyler olarak hayatta yerimizi alırız.