Balıkesir’de meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremin ardından gözler yeniden Marmara bölgesine çevrildi. Deprem bilimci Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Marmara Denizi’ndeki fay hatlarına ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. “İstanbul’da 7’nin üzerinde deprem olacak” iddialarına karşı çıkan Üşümezsoy, bölgedeki jeolojik yapının sanıldığı gibi olmadığını vurguladı.
“Marmara’nın Kuzey Hattı Aktif Değil”
Üşümezsoy, Marmara Denizi’nin kuzey kesiminden geçen hattın aktif bir fay olmadığını ifade ederek, “Hiçbir zaman Kuzey Marmara kenarından giden bir fayımız söz konusu değil. Bu bölge, aktif bir kırılma potansiyeline sahip değil” dedi. Uzman isim, aktif fay hattının Yalova açıklarından başlayarak Çınarcık üzerinden uzandığını ve bu bölgenin asıl hareketli alan olduğunu belirtti.
“Sapanca Hattı Enerji Birikiminin Merkezinde”
Marmara bölgesinde deprem mekanizmasını belirleyen en kritik hattın Sapanca hattı olduğuna dikkat çeken Üşümezsoy, “Kuzey Anadolu Fayı, Körfez’den başlayarak Sapanca üzerinden Hersek Burnu’na uzanıyor ve Çınarcık çukurunun güneyinden devam ediyor. Bu hat, enerji birikiminin yönünü ve etkisini belirleyen önemli bir geçiş noktasıdır” ifadelerini kullandı.
“Adalar Fayı Artık Kırılmaz”
Deprem uzmanı Üşümezsoy, uzun süredir tartışma konusu olan Adalar fay hattı hakkında da net konuştu. Bölgedeki sıkıştırma kuvvetlerinin bu hattı çalıştırmadığını belirterek, “Adalar fayını etkilemesi mümkün değil. Paralel yönlü kuvvet bu hattı çalıştırmaz, bu nedenle Adalar fayı artık ölü bir faydır.” dedi.
“Deprem Eli Kulağında Söylemi Bilimsel Gerçeklerle Uyuşmuyor”
Üşümezsoy, sıkça dile getirilen “Marmara’da büyük deprem eli kulağında” söyleminin abartılı olduğunu savundu. Tarihsel verilere atıfta bulunan uzman, “1894’te yaşanan deprem 1766’ya göre daha şiddetliydi. O dönemlerde yaklaşık 250 yılda bir büyük deprem oluyordu, ancak günümüzde bu periyodik tekrar gözlenmiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Jeolojik Gerçekler Yeniden Tartışma Yaratacak
Üşümezsoy’un açıklamaları, Marmara Denizi altındaki fay hatlarına ilişkin bilim dünyasında süregelen tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Uzmanlar, bölgedeki fay sistemlerinin yapısal özelliklerinin daha detaylı jeolojik ve sismik verilerle incelenmesi gerektiğini belirtiyor.