DÖNMEYİ DÜŞÜNMEDİLER

Abone Ol

Çanakkale üzerine ne kadar konuşulsa az, ne yazılırsa eksiktir.

Çanakkale, adıyla müstesna bir kaledir. Büyük Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’u korur. Çanakkale geçilmez, geçilirse İstanbul düşer. İstanbul düşerse koca İmparatorluk düşer…

Bu yüzden son kaledir.

1915’te vatan savunmasının gerçekleştiği, Arıburnu, Anafartalar ve Conkbayırı’nda kahramanlık destanının yazıldığı toprak, sahip olduğu her şeyden vazgeçip sözlerinden vazgeçmeyenlerin öyküsüdür.

Bu özel günde, sizlerle bugün iki kelimeyi derinlemesine incelemek istiyorum.

Biri “bilgi”, diğeri “büyük”.

İkincisinden başlayalım; Büyük kelimesini bu topraklarda çok fazla duyarsınız. Büyük kelimesi bizde pek çok anlamda kullanılır. Yaşça büyük, sayıca büyük, hacmen büyük, manen büyük, büyüksün, büyüklük sende kalsın gibi.

Biz büyük milletiz, biz büyük bir devletiz… Bizim büyüklüğümüz sadece sayılarla ölçülebilecek bir büyüklük değil, sayıca var olan büyüklüğümüze ek olarak manen de büyük bir millet ve büyük bir devletiz. Sömürgeci devletlerin kirli oyunlarına karşı bağımsızlığını vermeyip, sancağını düşürmeyip, onları sayıca az olmasına rağmen alt edip bir de mazlum milletlere, sömürgeci devletlerin elinde esir olmuş, bağımsızlığını kaybetmiş milletlere örnek olduğu için büyük bir milletiz.

Elde yok avuçta yok iken, gün gelir Çanakkale Geçilmez, gün gelir Geldikleri gibi giderler deyip sözünü tutan askerleriyle bunu gerçekleştirdiğimiz için büyük milletiz. Emperyalist güçlerin, bütün kirli oyunlarına rağmen bu topraklarda Türkçe konuşabildiğimiz için büyük milletiz, üzerinde milletimizin yaşadığı sınırlarımız doğal çizgilerle, derelerle, yarıklarla, dağlarla, nehirlerle çizildiği cetvelle çizilmediği için, çizdirmediğimiz için büyük milletiz. Dünyanın öbür tarafından Avustralya’dan, Yeni Zelanda’dan gelip bizi yok etmek için mücadele eden düşmanların annelerine, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk onlar artık bizim de evlatlarımız diyebildiği için büyüğüz.

ANZAC dediğimiz, İngiltere’nin sömürgesi altındaki Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar, her yıl gelip Çanakkaleyi ziyaret ediyorlar. Bize çok büyük saygı duyuyorlar, neden? Sadece Atatürk’ün bu centilmence hareketi için mi, hayır. Eğer Çanakkale geçilseydi, dünya haritası bambaşka olacaktı. Şuan İngilizce konuştukları gibi Avustralya diye, Yeni Zelanda diye ülkeleri olmayacaktı.

Boşuna değil Dur Yolcu, bilmediğin gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir sözü. Çanakkale Cephesi ve sonrasında Kurtuluş Savaşı ile biz, sömürgecilerin kirli düzenini batırdık. Her koşulda soğukkanlı olabilmek, her koşulda bilgi sahibi, donanımlı ve şanımıza yakışır hareket etmek, Gerçek kahramanlıktır.

Vatan söz konusuysa gerisi teferruattır sözünün içi ancak böyle dolar, eğer vatan savunması gerektirmiyorsa her savaş bir cinayettir sözünün içi böyle dolar.

Derinliğine ineceğimiz diğer kelime ise bilgi. Gençliğe Hitabe’de sunulan, muhtaç olduğun kuvvet damarlarındaki asil kanda mevcuttur sözünün içini doldurmalıyız. Bu sözün içini yalnızca bilgi ile doldurabiliriz. Sevgili gençler, bu ülkenin teminatı gençler…

Lütfen şuan sahip olduklarınızı bir düşünün, odanız, sırtınızı dayayabildiğiniz sıralarınız, aileniz, sevdikleriniz, her gün suladığınız çiçeğiniz, her gün yeşerttiğiniz sosyal medya hesabınız, her gün çalıştığınız idealleriniz… Düşünün, bir gün bir savaş olacak ve size haydi cepheye diyecekler. Haydi oturduğunuz sıralarınızı, defterlerinizi bırakın, trenlere, gemilere, otobüslere, uçaklara… Doğru cepheye… Dönmeme ihtimali var bir daha sağ olarak.  Bu mümkün mü, evet mümkün. Hangi arada oldu, ne kadar çabuk diyebilirsiniz, mümkün. Şuan belki de haber bültenleri şuan ülkemize karşı olan saldırıları son dakika olarak geçiyor. Bu kadar mümkün. Her an olabilir. Vazifeye atılmak için düşünmek isteyebilir misiniz? Ya da geri dönmek… Dönmeyi düşünmeyenlerin gerçek öyküsüdür Çanakkale.

İki kelime’den bahsetmiştik, bilgi ve büyüklük.

Bilginin içini doldurduğu büyüklüğü hiçbir güç yıkamaz.

Tarihin akışını tek bir emirle değiştiren büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına, dünyanın en kudretli askeri Mehmetçiğe tüm dünya hayran. Bir İngiliz Emekli askeri, Çanakkale’de biz bilgiyle donanmış bir komutanı geçemedik diyor. Almanların komutasında savunma yapan Türk askerini, Liman Van Sanders, genişçe bir kum kıyıya yığdı, orada siper aldırdı. İngilizlerin bu geniş düzlükten denizden çıkarma yapacağını sanıyordu. Ama içlerinden bir genç komutan; Mustafa Kemal, 261 rakımlı dik uçurum kıyısında yaklaşık 30 asker bekletmişti. İngilizler saldırıyı işte o tepeden yaptı. Almanlar yanılmıştı. Mustafa Kemal ise geri çekilmek üzere olan askerine nereye gidiyorsunuz dedi, askerler komutanım sıkacak mermimiz yok, geliyorlar, merminiz yoksa süngünüzde mi yok diyerek tek bir emir verdi: Süngü Tak, Yat!

Bunu gören binlerce İngiliz askeri süngü takıp yattı. Türk askerini de bir daha oradan kaldıramadı. İngiliz askeri tarihini çok iyi araştıran Mustafa Kemal, onların nereden saldıracağını donattığı bilgisi ile biliyordu, mermisiyle değil. Kurtuluş Savaşı’nda da sabaha karşı saldıraya geçen Yunanlılara karşı, ordusunu saldırının çok uzağında geri çekerek konumlandırmıştı, bunun hata olabileceğini söyleyen subaylarına birkaç saat sonra gerçeği göstermişti. Nasıl bildiniz diye soran subaylarına şu cevabı vermişti: Yılın o aylarında burada hep sabaha karşı kum fırtınası olur ve göz gözü göremezdi. Aynı hatayı burada yüz yıllar önce Yıldırım Bayezit’ e karşı savaşan Timur’da yapmıştı…

Başta Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Çanakkale Geçilmesin diye aklını, fikrini, bilgi birikimini, yüreğini ortaya koymuş tüm Mehmetçiklerimize şükran borçluyuz.