Son yıllarda dünya siyaseti hızla değişirken, Türkiye de bu dönüşümden payını alıyor. Küresel protestolar, siyasi hamleler ve uluslararası dengeler, ülkemizin geleceğini ve çocuklarımızın yaşayacağı dünyayı doğrudan etkiliyor.
Geçmişten bugüne baktığımızda, toplumsal hareketlerin ve protestoların ülkelerin siyasi yapısını nasıl etkilediğini defalarca gördük. Bugün de dünyanın dört bir yanında insanlar ekonomik krizlere, eşitsizliklere ve yönetim politikalarına karşı seslerini yükseltiyor. Türkiye de bu süreçlerden bağımsız değil; toplumsal dinamikler, halkın beklentileri ve siyasi kararlar ülkenin yönünü belirliyor.
Uluslararası arenada büyük güçler arasındaki mücadele her geçen gün sertleşirken, Türkiye’nin jeopolitik konumu her zamankinden daha önemli hale geliyor. Enerji yolları, ticaret rotaları ve askeri stratejiler açısından kritik bir noktadayız. Ancak bu konum, aynı zamanda zorlukları da beraberinde getiriyor. Doğru kararlar alınmazsa ekonomik ve siyasi baskılar artabilir.
Tüm bu gelişmelerin ortasında, en büyük sorumluluğumuz geleceğe bakmak olmalı. Çocuklarımız nasıl bir dünyada yaşayacak? Eğitimden ekonomiye, çevreden teknolojiye kadar her alanda sürdürülebilir politikalar üretmek zorundayız. Genç nesillere sadece iyi bir eğitim değil, aynı zamanda bilinçli bir bakış açısı kazandırmalıyız.
Küresel değişimlerin ortasında Türkiye’nin güçlü, bağımsız ve refah içinde bir ülke olması için bugünden adım atmalıyız. Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakmak, onların barış, huzur ve adalet içinde yaşayabileceği bir toplum oluşturmak hepimizin ortak sorumluluğu.