Fatma Kaplan Hürriyet dün mecliste bir gerçeği açıkladı: “Bu şehirde yaşamak zor, ölmek kolay.”
Çünkü bu kenti yönetenler hesap vermiyor, denetim yapmıyor, insan hayatını çilek tarlası kadar ciddiye almıyor.
Dokuzlar’ın bugün panikle saldırmasının nedeni de bu: Gerçekler konuşmaya başladı.
Gebze’de 12 yıllık bina çöktü; altında metro kazısı olup olmadığı hâlâ açıklanmadı. Parfüm deposunda 6 kadın emekçi öldü; herkes denetimsizliği konuşuyor.
Ama Dokuzlar’ın tek derdi ne?
Gerçeği soranlara saldırmak.
Siyaset anlayışınız belli:
Soru sorana “rantçı”, gerçeği söyleyene “teşhis koyamıyor”, hesap sorana “samimiyetsiz” demek.
Bu kadar kötü yönetilebilmek gerçekten bir maharet; bari bunun utancını taşıyın.
Bu ezberler artık kimseyi ikna etmiyor.
Dokuzlar, Tahir Büyükakın’ın “bir belgeyle” cevap verdiğini söylüyor.
O belge ne anlatıyor? Bir sokaktaki kaymanın teknik ölçüm gerektiğini.
Peki bu neyi değiştiriyor?
Gebze’deki çökmenin yanındaki metro hattı iddiasını ortadan mı kaldırıyor?
Parfüm deposundaki göçüğün denetimsizliğini aklıyor mu?
Kente hâkim olan çürük yönetim anlayışının üzerini örtüyor mu?
Hayır.
Bu kentte sorulan sorulara hâlâ cevap yok.
“İZMİT’İ KURTARACAĞIZ” DİYENLER ÖNCE KENDİ ENKAZLARINI TEMİZLESİN
Halil Güngör Dokuzlar’ın İzmit’i “samimiyetten uzak şahıslardan kurtaracağız” sözünü biz de not ettik.
Ama kendisine hatırlatalım:
İki dönemdir İzmit’te kaybeden sizsiniz.
Halk size değil, çözüm üretenlere inandı.
Bugün hâlâ icraat değil, sadece laf üretiyorsunuz.
İzmitliler siyasetçinin sözüne değil, işine bakar.
Biz sahadayız, çözüm üretiyoruz.
Siz ise sosyal medyada algı yaratmaya çalışıyorsunuz.
Gerçek ortada:
Bu kenti bu hale getiren, soru soranlar değil; sorudan kaçanlar.
Ve biz o soruları sormaya, bu kentin hakkını savunmaya devam edeceğiz.




