Gıyaseddin Keyhüsrev

Abone Ol

Tarihin ilginç cilveleri vardır. Babası Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan, annesi ise Bizanslı bir prenses olan Gıyaseddin Keyhüsrev, aslında tam anlamıyla “iki dünyanın çocuğu”ydu. Belki de bu köklü farklılık, onun ileride hem siyasette hem de ticarette dengeyi gözeten bir sultan olmasına zemin hazırladı.

1192’de oturduğu tahtı kısa süre sonra kaybetti, sürgün ve maceralarla geçen yıllar yaşadı. Bugün siyasetin, ekonominin ya da iş dünyasının inişli çıkışlı yolculuğunu düşünün: Bir gün zirvede, ertesi gün sahnede yoksunuz. Keyhüsrev’in hayatı da tam olarak buydu. Dokuz yıl boyunca tahtından uzak kaldı ama geri döndüğünde daha güçlü, daha tecrübeli bir liderdi. Belki de asıl ders burada saklı: Bazen kaybetmek, insana kazanmanın yolunu öğretir.

Saltanatında Antalya’yı fethederek Anadolu’yu uluslararası ticaret yollarının merkezine dönüştürdü. Bugün ise dünya ekonomisinin “Antalya’sı” veri akışının, enerji hatlarının, limanların ve hava yollarının güvenliği. 13. yüzyılda tüccarı koruyan vizyon, 21. yüzyılda girişimciyi, yatırımcıyı ve hatta bilim insanını korumakla eşdeğer.

Ama belki de onun en büyük mirası, Kayseri’de kızkardeşi adına yaptırdığı Gevher Nesibe Dârüşşifâsı ve Tıp Medresesi. Anadolu’daki ilk hastane ve dünyanın ilk tıp fakültesi sayılan bu yapı, yalnızca bir şifa kapısı değil, aynı zamanda bir vizyonun sembolüdür. Çünkü Gıyaseddin, sadece ticaret yollarını değil, insan sağlığını ve bilimi de güvence altına almak istemiştir.

Bugün sağlık sistemleri, üniversiteler ve bilim yatırımları tartışılırken, 800 yıl önceki bir Selçuklu sultanının bu adımı hâlâ yol gösterici değil mi?

Belki de Gıyaseddin Keyhüsrev’i anmanın en doğru yolu, onun tarihte açtığı yolları bugünün ihtiyaçlarına uyarlamak:

O dönemde kervanların güvenliği, bugün veri güvenliğidir.

O dönemde Antalya’nın fethi, bugün dijital pazarlara açılımdır.

O dönemde Darüşşifa, bugün AR-GE merkezleridir.

Gıyaseddin Keyhüsrev, bize aslında şunu söylüyor: Güvenlik, ekonomi ve bilim birbirinden ayrı düşünülemez. Bu üçü bir araya gelirse, bir ülkenin geleceği de sağlam olur.