Güvenlik açıkları, milli güvenlik sorunu haline geldi

Abone Ol

Ahmet Kurtuluş, Bilişim Uzmanı, üniversite idari personeli, Tapu ve Kadastro Teşkilatı eski mensubuydu. 2010 yılından bu yana bazı milletvekillerine gönüllü danışmanlık yaptı. Çok önemli iddiaları gündeme getirildi. Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS), Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS), Yüksek Bilgi Sistemi (YÖKSİS), e-Nabız, e-Devlet sistemlerinde güvenlik açıklarını ortaya koydu, milletvekilleri adına hem soru öğretim önerileri hem de araştırma önerileri hazırladı.
Bunlar arasında şu noktalara dikkat çekilmişti: Tapu Kadastro Bilgi Sisteminin yedeksiz çalıştırıldığı bölge mevcuttu. Merkezi Nüfus Sistemi verileri dış erişime açık sunucularda korunuyordu. e-Devlet'e ait kullanıcı şifreleri yıllardır güncellenmemişti. Taşradaki kamu birimlerinde dijital okuryazarlık eksikliği, sistemler daha da kırılgan hale getiriyordu.
Geldiğimiz nokta, bu uyarıların görmezden gelindiğini ve sistemlerin aradan geçen yıllarda yeterince güçlendiğini gözlerin önünde seriyor. Tüm Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları da bugün tehlike altındadır.

GELECEĞİN SİLAHİ, BUGÜNÜN AÇIĞI

Elektronik imzayla tapu devirleri yapılabilir, adınıza şirket kurulabilir, banka hesabı açılabilir, arazi yapılabilir değiştirilebilir, bankadan kredi çekilebilir, e-Nabız üzerinden sağlık verileri manipüle edilebilir, sahte evlilikler, boşanmalar ve hatta kimlik değişimleri gerçekleştirilebilir.

Kısacası e-imza sistemi zayıf güvenlikle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm dijital varlıklarını tehdit haline geldi. Bu konuda neler yapılacağına ilişkin ayrıntıları sıraladı:
1- e-İmza sistemi güçlendirilmeli: E-imza 6 haneli basit bir PIN ile
kullanılır. Bunun yerine çift kimlik doğrulama işlemi ve SMS ile onay süreci zorunlu hale getirilmeli.
2- YÖKSİS Arşivi Uyumu Sağlanmalı: Yükseköğretim Bilgi
Sistemi'ndeki (YÖKSİS) her değişiklik, üniversitenin fiziki arşivinden saklanması belgeyle desteklenmeli. Otomatik alarm sistemleri kurulmalı, bilgisayar kayıtları sürekli izlenmeli.

SAHTE DİPLOMAYLA SABOTAJ

3- Siber Güvenlik Denetimleri yaygınlaştırılmalı: Tapu Kadastro Bilgi
Sistemleri (TAKBİS), Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS), e-Devlet, e-Nabız gibi yıllık hizmetler en az iki kez bağımsız denetime tabi tutulmalı, oranlar kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanmalı.
4- Geriye Dönük İnceleme Başlatılmalı: Son 10 yılda elektronik olarak
hazırlanmış diploma alanı, sınav sonucu sonuçları, sistemlerde yapılan oyunlarda yapılan tüm kullanıcılar incelenmeli, bilgisayar loglarındaki veriler cezai işlemler başlatılmalıdır.

Sahte diplomayla kamuya sızma sızıntısı, sadece bir etiklik değil; Bileşenlerin fonksiyonlarını felce uğratacak bir sabotajdır. Siyasi irade, yargı organları ve kamu denetçileri bu Politikayı yalnızca bir "kişisel sahtecilik olayı" gibi değil; kalıcı bir devlet yaşam sorunu olarak ele almak zorunda.

AKADEMİSYENLERE HAKSIZLIK YAPILMAYALIM

Son dönemlerde basında, sosyal medyada "Sahte doktor", "Sahte doçent", "Sahte profesör" iddiaları sıklıkla yer alıyor. Diploma sahtekarlıkları haberleri patlayınca, üniversitelerde 400 civarında "Sahte akademisyenin" görev yaptığı öne sürüldü. Bu durum, akademik çevreleri oldukça rahatsız etti.
hiyerarşik akademik unvanlara (doktor, öğretim üyesi, doçent, profesyonel) ulaşmak, oldukça sıkı ve çok detaylı bir denetim sürecinin geçilmesi mümkün oluyor. Her bir unvan, ayrıntılı akademik bilgilerin ve bağımsız jüri değerlendirmelerinin ardından verilen Bu çözümler, sistem suistimal olarak büyük ölçüde engelleniyor.

KRİTİK BİR NOKTA VAR

Ancak burada kritik bir nokta bulunuyor. Eğer bir kişinin lisans diploması sahteyse, bu diploma üzerine inşa edilen tüm akademik ilerlemeler (yüksek lisans, doktora, doçentlik, profesörlük) de geçersiz kabul edilir. Bu nedenle sahte unvan iddiaları ancak lisans düzeyinde bir sahtecilik varsa geçerlilik kazanılabilir.
Bazı kişiler, akademik unvanları resmi olarak taşımalarına rağmen, bu unvanları özel olarak desteklemeye izinsiz kullanan veya görsel olarak kendilerine aitmiş gibi göstermek için iş yerlerinin duvarlarına sahte diploma görüntüsü asıyor. Bu tür vakalar, sistem dışı bireysel sahtecilikler ve akademik özetler genel güvenilirliğini raporlamaz.
Akademik unvanlara ulaşmak uzun, zahmetli ve ciddi denetimlere tabidir. Bu nedenle, dünyada yer alan iddialara karşı değerlendirme yapılırken bu geniş kapsamlı ciddiyet göz önünde bulundurulmalı. Nitekim Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı, dün yaptığı üniversitelerde 400 sahte diplomalı öğrencinin bulunduğu iddialarını yalanladı.
22.02.2018 tarihli ve 7100 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle "Doçentlik sınavı" kenar başlıklı m. 24 yeninden düzenlendi, doçentlik sınavı için gerekli görülen sözlü sınav kaldırıldı. Bu tarihe kadar yapılan atamalarda ek olarak sözlü sınav uygulamaktaydı.

Sahtekarlık her alanda, işte Kırklareli örneği


İnşaat teknikeri Eray Gider, Kırklareli'nin Kırıkköy ve Çiğdemli köylerinde yapılan iki inşaatın şantiye şefi olduğunu, resmi belgede tesadüfen öğrendik. Oysa inşaatı yapacak kişilerle hiçbir anlaşma, çözüm yoktu.
Savcılığa başvurdu. "Şantiye şefliğim bilgim dışındadır ve inşaatların hiçbir aşamada hangi bir evraka tarafımca imza atılmamıştır. Evraklar, bilgiler hariç tutulmuş olup, Kırklareli il Özel İdaresine sahte imza ile başvuruda bulunulmuştur. İşlemler, son aşama olan Yapı Kullanımına izin belgeleri bilgim dışında düzenli olarak imzalanmıştır" dedi.
Belgedeki imzaların kendisine ait olmaması, imza örneklerini noterde onaylattırıp gönderdi. Kırklareli İl Özel İdare Müdürlüğü'ne başvurdu. Yani vatandaş, " Benim adıma şantiye şefi yapılan ben değilim. Özel İdare Müdürlüğü'nde bu olay sorumlularının ortaya çıkarılıp cezalandırılmasını istiyorum" diyor.
Eray Gider'in uğraşmasına ama Özel İdare Müdürlüğü zaten işi yokuşa sürmekle meşgul.