“HALİMİZ İTTEN BETER, KEYFİMİZ BEYLERDE YOK”

Abone Ol

Zaman zaman bir laf duyarız, içimize oturur. Hani gülümsesek mi, ağlasak mı bilemeyiz. İşte o laflardan biri: “Hâlimiz itten beter, keyfimiz beylerde yok.”

Bir yanda geçim sıkıntısı, diğer yanda sosyal medya üzerinden yansıyan parıltılı hayatlar. Faturalar kabarıyor, kiralar uçuyor, maaşlar ay sonunu bile zor görüyor. Pazarda domatesin kilosu kadar insanın sabrı tartılıyor adeta. Cebimiz delik, ruhumuz yorgun. Hâlimiz gerçekten “itten beter.”

Ama öyle bir alışkanlık var ki bizde: şikâyet ederiz ama yaşamaya da devam ederiz. On gün gittiğimiz bir tatilin parasını 12 ay öderiz ve bunun için çalışırız. Hatta bazen öyle bir gülümseriz ki dışarıdan bakan sanır ki derdimiz yok. En iyi telefonlar, en gösterişli arabalar ve havuzlu-bahçeli en güzel evlerde yaşamayı hayal ederiz. O yüzden işte, bu sözün ikinci yarısı biraz eksik kalıyor bugünlerde: Keyfimiz beylerde yok. Gerçekten de yok. Çünkü artık çoğumuz, “bey” gibi yaşamayı hayal bile edemez olduk.

Eskiden bu laf, hâli kötü ama kafası rahat insanlar için söylenirdi. Şimdi ise ne hâl kaldı ne keyif. Sabah işe giderken otobüste uyuklayan bir yüz, akşam eve dönerken market sepetine üç kez hesap yapan bir başka yüz… Herkesin gözlerinde aynı ifade: “Bu da geçer mi bilmem ama geçsin artık…”

Yine de inatla gülüyoruz. Çay koyuyoruz, balkona çıkıyoruz, bir serinlik bulursak ona tutunuyoruz. Komşunun “Bugün de çok sıcak” sözüne içtenlikle katılıyoruz. Küçük neşelere sığınıyoruz. Belki de o yüzden hâlâ ayakta kalıyoruz.

Çünkü biz, en dipteyken bile “gülümsemeyi” bir tür direniş olarak görürüz. Çünkü biz biliriz: bu topraklarda “hâl” her zaman iç açıcı olmayabilir ama “umut” kolay kolay ölmez.

Ve belki bir gün…
Hâlimiz beyler gibi olur,
Keyfimiz de cabası olur.