İYİ Parti Kocaeli İl Başkanı Kamil Şirin, parti il binasında gerçekleştirdiği basın toplantısında kentte yaşanan ekonomik ve siyasi sorunları değerlendirdi. Kocaeli'nin Türkiye bütçesine %15 oranında katkı sağladığını belirten Şirin, buna karşın bütçeden yalnızca %1,3’lük bir pay aldığını vurguladı. “Bu tabloya göre Kocaeli; üreten ama ürettiğinin onda birini bile alamayan bir kent durumundadır,” dedi.
"KOCAELİ HAK ETTİĞİ DEĞERİ ALMIYOR"
"İYİ Parti Kocaeli İl Başkanı Kamil Şirin yaptığı açıklamada ilk olarak, ocak ayı içerisinde büyük kurultay yapılması planlandığını ve Kocaeli teşkilatı olarak eksiksiz katılım göstereceklerini ifade etti. Şirin açıklamasının devamında, Kocaeli’nin hak ettiğini alamadığını belirterek, “Kocaeli, ülkemizde en yüksek artı değerin yaratıldığı kentlerin başında gelmektedir. Bu itibarla elbette vergi katkısı ve bütçe dönüş oranının da bu katkıya yakışır olması gerekir. Kocaeli, Türkiye bütçesinin %15’lik kısmını karşılarken yalnızca %1,3’lük kısmını geri alabilmektedir. Biz bütçenin %1,3’lük kısmını kullanırken, bizden çok daha az katkı veren iller; Bursa bizden üç kat, İzmir 2,5 kat, Ankara ise beş kat daha fazla ödenek almaktadır. Doğu ve Güneydoğu’daki 21 il bütçeye yaklaşık %2 katkı yaparken bütçenin %20’sini almaktadır. Bu tablodan da anlaşılacağı üzere Kocaeli; üreten ama ürettiğinin onda birini bile alamayan bir kent durumundadır. Yüksek bütçe desteği ve kentin problemlerinin çözümünde sürat istiyoruz, kalite istiyoruz ve bilimsel tavır istiyoruz."
“KOCAELİ’DEKİ SİYASİ İKTİDAR BAŞARISIZDIR"
"Kocaeli’nin hak ettiği kadar bütçe desteği alması, siyasal iktidarın Kocaeli’deki temsilcilerinin sorumluluğundadır. Ancak izah ettiğimiz tabloya bakıldığında AKP ve MHP milletvekillerinin ve yerel yöneticilerinin bu anlamda Kocaeli’ye gerekli desteği veremedikleri açıkça anlaşılmaktadır. Tek karar verici olan Cumhurbaşkanlığının iradesine Kocaeli lehine hiçbir etki gösteremedikleri görülmektedir. Bunun özellikle altını yeniden çiziyorum. Kocaeli’ye bütçeden daha fazla pay ayrılmalıdır. Siyasal iktidarın ilimizdeki temsilcileri bu konuda başarısız olmuşlardır.” dedi.
“KOCAELİ'NE AYRILAN PAY ARTTIRILMALI"
“Kocaeli iline ayrılan payın arttırılması ve kentin belediyelerinin bütçelerinin genişletilmesi ile gerek Büyükşehir gerekse ilçe belediyelerinin daha iyi kamu hizmeti verebilecekleri ve daha geniş insan kesimlerine sosyal destek sunabilecekleri açıktır. Zira vatandaş artık geleneksel doğrudan kamu hizmetinden umudunu kesmiş durumdadır. Emekliler, asgari ücretliler ve tüm dar gelirliler, yani nüfusumuzun yaklaşık %45’lik kısmı, artık devletin verdiği emekli maaşı veya belirlediği asgari ücret ile geçinemediklerinden ne yazık ki belediye desteğine muhtaç durumdadır. Daha ucuza çay içmek, daha ucuza yemek yemek, ücretsiz otobüse binebilmek veya sosyal yardım alabilmek; toplam nüfusun %45’ini oluşturan bu vatandaşlarımız açısından hayati önem taşımaktadır. Bu itibarla gelenekselleşmiş kamu hizmetleri ve ödevleri devlet tarafından karşılanamadığından, vatandaşımızın mağduriyeti mecburen yerel yönetimlerce giderilmeye gayret edilmektedir."
"ÇOCUKLARIN ZEHİRLENME VAKALARI ÖRT BAS EDİLİYOR"
"İlçe belediyelerine sağlanacak bütçe desteği ile en azından devlet okullarında çocuklarımızın temiz tuvaletlere erişebilmesini sağlayabiliriz. Belediyelerin desteği ile çocuklarımıza belki de bir öğün ücretsiz yemek verilebilir. Elbette “Devlet varken neden belediyeler yapıyor?” diye sorabilirsiniz. Ama bilin ki artık Cumhuriyet devleti ortalıklarda yok. Artık her yerde arabesk bir parti devleti anlayışı hâkim olmuş durumdadır. Çocuklarımız okullarda temel ihtiyaçlara erişemiyor; tuvaletler hizmetli yokluğundan kullanılamaz halde, okul çevrelerinde ise şiddet ve uyuşturucu tehdidi büyüyor. Kantinlerin kâr hırsına teslim edilmesi nedeniyle sağlıksız beslenen çocukların zehirlenme vakaları dahi örtbas ediliyor. Kamu hizmetlerini sunamayan siyasal iktidarın Kocaeli’deki temsilcileri, eğitimden sağlığa kadar yaşanan bu tablo karşısında sorumluluklarını yerine getirmekte sınıfta kalmıştır."
“ÇÖP TESİSİ İÇİN AKÇAKESE YANLIŞ BİR TERCİH"
"Kandıra çöp tesisleri ve Kartepe Haddane projelerinde siyasal iktidar ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, halkın ve çevrenin değil talimat veren iradenin yanında durmaktadır. Çöp bertarafı kâr odaklı değil, yalnızca Kocaeli’nin kendi ihtiyacına yönelik planlanmalı; başka illerden ya da ülkelerden çöp getirilmesine kesinlikle kapalı olmalıdır. Kandıra’da tesis yapılabilir ancak Kocaeli’nin en güçlü tatlı su rezervlerini barındıran Akçakese bölgesi asla tercih edilmemeli, yerleşimlerden, tarım alanlarından ve su kaynaklarından uzak, terk edilmiş taş ve maden ocakları gibi alternatif alanlar değerlendirilmelidir."
“HADDANE PROJESİ KOCAELİ’YE ATILMIŞ BİR KAZIKTIR"
"Kartepe Haddane Projesi bir kamu projesi değildir. Cumhurbaşkanlığı tasarrufuyla alınmış, kentin hassasiyetleri gözetilmeden verilmiş bir karardır. Yıldız Holding için kârlı olabilir; ancak Kocaeli için son derece zararlı, zehirleyici ve doğal kaynakları tüketici bir projedir. Buradaki tercih açıktır: Ya bir holdingin kârı ya da Kocaeli’nin geleceği. Bu proje Kocaeli’ye atılmış büyük bir kazıktır."
“BU PROJE AÇIKÇA HALK DÜŞMANLIĞIDIR”
"Biz yatırıma karşı değiliz. Ancak bu proje bir kişinin, bir ailenin çıkarı için verilmiş bir imtiyazdan başka bir şey değildir. Saçtığı zehirli partiküllerle halk sağlığını tehdit edecek, zaten yetersiz olan doğal su kaynaklarını tüketecek ve bir kenti susuzluğa mahkûm edecek olan, oluşturacağı ağır trafik yükü sebebiyle kenti yaşanmaz hâle getirecek bu projeyi asla kabul etmiyoruz. Bu proje açıkça halk düşmanlığıdır. Kocaeli’nin geleceğini sermaye gruplarının kâr hırsına teslim etmeyeceğiz."
“YIKIMIN SEBEBİ METRO ÇALIŞMASI”
"Bilindiği üzere 29 Ekim sabahı Mevlânâ Mahallesi’nde yedi katlı bir bina tamamen çökmüş ve Bilir ailesinden dört vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Bu olayın ardından yapılan incelemeler sonrası 21 bina, 28 iş yeri ve 79 daire tedbir amaçlı boşaltılmıştır. Boşaltılan 21 bina hakkında yıkım kararı verilmiştir. 29 Ekim sabahı meydana gelen bu üzücü olaya kadar bu 21 bina hakkında hiçbir idari araştırma veya inceleme ve bir idari karar verilmemişken, birdenbire metro güzergâhının devamı boyunca seyreden bu 21 bina hakkında yıkım kararının verilmiş olması, meydana gelen bu elim olayın müsebbibinin metro çalışması olduğunu apaçık bir şekilde ve inkârı mümkün olmayacak biçimde ortaya koymuştur."
“DİLOVASI SÜRECİNİN TAKİPÇİSİYİZ”
"Bu vesileyle 8 Kasım’da Dilovası’nda meydana gelen yangında hayatını kaybeden, üçü çocuk yedi yurttaşımızın acısının hâlen taze olduğunu ifade etmek istiyorum. Üç kuruşluk asgari ücret uğruna gözlerimizin önünde yanan insanlarımızı bizler sadece seyredebildik. 17 yaşındaki Tuğba, 15 yaşındaki Nisanur ve yine 15 yaşındaki Cansu’nun yanık bedenleri birbirlerine sarılmış hâlde bulunmuştu. Evlatlarımızı cehalete ve doymazlığa kurban verdik. Sorumlusu elbette öncelikle bu iş yerinin sahibi olan kişidir. Biz bu sürecin de tamamlanmasını merakla bekliyoruz. Sürecin takipçisiyiz, vatandaşlarımızın yanındayız."
“TERÖRİST ANAYASASI KABUL EDİLEMEZ”
"1 Ekim’de başlayan bu süreç bugün ülkenin en önemli meselesidir; her derdin, her sıkıntının üzerindedir; varlık–yokluk denklemidir. 1 Ekim 2024, devlete hâkim iradenin başta millet kavramımız olmak üzere tüm Cumhuriyet değerlerini değiştirmeyi hedef aldığı bir çalışmanın ilk halkasıdır. Siyasal iktidarın “100 yıllık parantez” diye adlandırdıkları Türkiye Cumhuriyeti’ni başkalaştırma, dönüştürme operasyonudur. Zira hemen arkasından “Kürt–Türk–Arap kurucu unsuru” bizzat Cumhurbaşkanı tarafından ortaya atılmış ve süreç hızla, DEM Parti’nin ulaklığı ve uşaklığı ile Öcalan ve PKK ile pazarlık ve bu muhataplarını normalleştirme ve hatta yüceltme sürecine evrilmiştir.” ifadelerini kullandı.