25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Kocaeli Barosu Kadın Hakları Merkezi, Kocaeli Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Gökçen Ürküt, kadına yönelik şiddetle mücadelenin bir demokrasi testi niteliği taşıdığını belirterek, şiddetin Türkiye’de artık münferit olaylar olmaktan çıkıp yaygın bir olguya dönüştüğünü söyledi. Ürküt, devletin tüm kurumlarının bu konuda sorumluluğu bulunduğunu vurgulayarak, şiddetin önlenebilir bir sorun olduğunun altını çizdi.
KADINLAR HER YERDE ŞİDDETE UĞRUYOR
25 Kasım tüm dünyada, kadınlara yönelik şiddete karşı yükselen ortak sesin günü olduğunu söyleyen Ürküt, “Bugün, bir anma değil, hergeçen gün artan şiddetin, görmezden gelinen eşitsizliklerin ve kadınların yaşam haklarına ilişkin, pozitif yükümlülüklerin hatırlatıldığı gündür. Şiddeti önleyecek tedbirlerin alınmaması sebebiyle, Türkiye’de kadınlara yönelik şiddet, münferit olaylardan ibaret bir silsile olmanın ötesine geçerek; bir olgu hâline gelmiştir. Eşitsizlik ve cezasızlık ise şiddete eşlik eden, diğer olgusal gerçekliklerdir. Kadınlar; evlerinde, işyerlerinde, okulda, sokakta, adliye koridorlarında şiddete uğramakta; koruma kararları çoğu zaman kâğıt üzerinde kalmakta, adalet gecikmekte ya da hiç gelmemektedir."
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KADINI KORUYAN BİR SÖZLEŞME
"Her bir kadın cinayeti, devletin yaşam hakkını koruma ve önleme pozitif yükümlülüğünü yerine getiremediğinin, acı bir göstergesidir. 6284 sayılı Kanunun eksiksiz ve etkin biçimde uygulanması, kolluk ve yargı mercilerinin görevlerini toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle yerine getirmeleri, ulusal ve uluslararası normlarla güvence altına alınmış sorumluluklardır. Şiddetin ulaştığı boyut, bu sorumlulukların yerine getirilmemesinin yanı sıra, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının yarattığı koruma boşluğunun da en somut göstergesidir. Oysa biliyoruz ki, şiddet önlenebilir bir olgudur. Bunun için pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi, eşitlikçi politikaların hayata geçirilmesi ve kadınların yaşam haklarının vazgeçilmez, mutlak bir değer olarak görülmesi gerekir."
YAŞAM HAKKI KUTSALDIR
"Tüm kadınların ve kız çocuklarının adalete, korunmaya ve destek mekanizmalarına erişiminin güvence altına alınması zorunludur. Bu nedenle şiddetle mücadele politikalarının erişilebilir ve kapsayıcı olması, ulusal mevzuatın ve uluslararası sözleşmelerin gereğidir. Kadına yönelik şiddetle mücadele, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun adalet, eşitlik ve demokrasi sınavıdır. Kocaeli Barosu olarak bir kez daha yineliyoruz, kadına yönelik şiddet, özel alanın değil, kamusal sorumluluğun konusudur. Devletin tüm kurumları, yargı organları ve karar vericileri kadınların yaşam hakkını güvence altına almakla yükümlüdür. Bir kez daha haykırıyoruz, kadınlara yönelik şiddet önlenebilir. Yaşam hakkını korumak, ertelenemez pozitif bir yükümlülüktür. Yaşam hakkı kutsaldır, eşitlik vazgeçilmezdir, adalet geciktirilemez bir sorumluluktur” ifadelerini kullandı.





