KÖPRÜLER – ÜST GEÇİTLER – ALT GEÇİTLER

Abone Ol

Şehir dediğimiz şey bazen binaların toplamı değildir; bazen sadece bir köprüden geçen insanların yüzleridir. Bir üst geçitteki bakış, bir alt geçitteki adım, bir yaya geçidindeki tereddüt… Hepsi bir şehrin ruh halini anlatır.

KÖPRÜLER: ŞEHRİN ÜZERİNDEN GEÇEN HİKÂYELER

İzmit’in içinden geçen her köprü, aslında küçük bir “şehir hafızası” taşır.
Kimisi tren yolunun üstünden atlamış, kimisi denizin kıyısına ilişmiş…

Ama köprülerin en dikkat çeken tarafı, arabaların akışından çok yayaların seçimidir.
“Acaba alttan mı gitsem, karşıya geçeyim de yukarıdan mı baksam?”
İşte bir köprüyü köprü yapan da bu kararsızlıktır.

İzmit trafiğindeki araç akışının köprü altlarında yoğunlaştığı saatlerde, yukarıdan geçen insanların ritmini izlersiniz:
Hızlananlar, telefonu kulağa sabitleyip yürüyenler, köprü ortasında birden yavaşlayıp denize bakanlar…
Sanki herkes kendi küçük sahnesinin başrolü.

ÜST GEÇİTLER: İZMİT’İN GÜNLÜK KOREOGRAFİSİ

Eski Valilik binasının yanındaki üst geçit…
Şehrin en ilginç insan gözlem noktalarından biridir.

Her iki yanında yürüyen merdivenler var;
Normal iniş merdivenleri var;
Ama asıl dikkat çeken: İzleyenler var.

Üst geçide çıkmak üzere olan kişi, önce yan tarafta inenlere şöyle bir bakar.
Kim hızlı, kim yavaş, kim korkuluğa tutunuyor…
Adeta “günlük mini insan analizi”.

Üst geçidin ortasına gelince başka bir ritüel başlar:
Önündekini izleyenler, yanından geçeni süzenler, göz göze gelince hızlıca bakışı kaçıranlar…
Burası sadece bir geçiş noktası değil; tam anlamıyla İzmit’in günlük tiyatro sahnesi.

Ve tabii ki… selfie bölgesi.

Deniz arkadaysa: “Bugün biraz maviyim.”
Araç trafiği arkadaysa: “Hayat akıyor, ben de buradayım.”
LED ışıkların gece renk değiştirmesi ise ayrı bir psikoloji yaratır:
Kırmızıda adımlar hızlanır, mavide duruluyor, yeşilde telefonlar çıkar, pozlar veriliyor.
Gece üst geçit, şehrin en ekonomik fotoğraf stüdyosu hâline gelir.

Ve bir gün ya da birkaç farklı gün ve farklı saatlerde…
Eski Valilik lokasyonundaki üst geçitte,
kenti ve insanlarını daha iyi gözlemleyebilmek, anlamaya çalışmak amacıyla ikinci el kitaplar, fuarlardan alınmış powerbank’ler veya küçük promosyon ürünleri koyup satan birine denk gelirseniz; tezgâhın başında duran o kişiyi görünce…

Biliniz ki o kişi,
ürünleri özellikle koyup satan ve bütün gözlemlerini kendi notlarına işleyen Ben deniz Necmi Hoca’dır.

ALT GEÇİTLER: HIZLI GEÇ, HIZLI ÇIK PSİKOLOJİSİ

Araçlar için hayatı kolaylaştıran alt geçitler, yayalar için çoğu zaman “çabuk olma” refleksidir.
İzmit’in birkaç noktasında alt geçide giren bir yaya görürsünüz:
Adımlar kısalır ama hızlanır, gözler ileri sabitlenir, telefon cebe girer.

Alt geçitten çıkınca alınan o derin nefes vardır ya…
İşte o, yaya psikolojisinin en sade ama en doğru göstergesidir.
Bir yaya kendini güvende hissediyorsa, şehir insancıldır; hissetmiyorsa hâlâ yol alması gerekir.

SON SÖZ — YAYA GEÇİTLERİ ŞEHRİN VİCDANIDIR

Köprü, üst geçit, alt geçit…
Araç geçişi mühendisliğin meselesi;
Ama yaya geçişi, şehrin vicdanı, kimliği ve ritmidir.

Bir şehrin ne kadar “insana saygılı” olduğunu, yolun değil, yayanın öncelenmesinden anlarsınız.

İzmit de tam burada sınav veriyor.
Ve her gün, bir üst geçitte yürüyen, alt geçitten hızla çıkan, köprüden manzaraya dalan insanlar…
Bu sınavın sessiz ama güçlü tanıklarıdır.