MAHZUN BİR ADAM:MAHZUNİ ŞERİF

Abone Ol

Türkünlerin Vicdanı: Mahzuni

Bazı sesler vardır ki yalnızca kulakta değil, insanın yüreğinde yankı bulur. O sesler zamana direnç gösterir, coğrafya tanımaz, yasaklara boyun eğmez. Mahzuni Şerif’in sesi de işte onlardan biriydi. O, sadece türkü söylemedi; bir halkın hikâyesini, derdini, isyanını sazının tellerine ilmek ilmek işledi.

1939 yılında Maraş’ın Afşin ilçesine bağlı Berçenek köyünde dünyaya geldi. Yoksulluğun ve gurbetin gölgesinde büyüdü. Daha çocuk yaşta tanıştığı bağlama, onun hem yoldaşı hem dili oldu. Mahzuni, halk ozanlığı geleneğinin son büyük neferlerinden biri olarak, hem Alevi-Bektaşi inanç dünyasının derinliğini hem de Anadolu insanının yaşadığı sosyo-politik sancıları eserlerine taşıdı.

Sazıyla Konuştu, Sözüyle Direndi

Onun türkülerinde ne bir gösteriş vardı ne de uzaklara hitap eden bir nutuk. Her dizesi, sıradan bir köylünün, yoksul bir işçinin, ezilmiş bir yurttaşın iç sesi gibiydi. “Dom Dom Kurşunu”, “İşte Gidiyorum”, “Yuh Yuh” gibi eserleri sadece birer türkü değil; bir dönemin, bir halkın belleğiydi.

Söyledikleri bazen çok “gerçek” geldi muktedirlere. Bu yüzden susturulmaya çalışıldı. Defalarca gözaltına alındı, hapis yattı, sahne yasaklarıyla boğuştu. Ama o, geri adım atmadı. Çünkü inandığı bir şey vardı:

“Sanatçı halktan yanadır. Saz susarsa, halkın dili susar.”

Bir Çağın Tanığıydı

Mahzuni’nin eserleri, sadece müzikal değil, aynı zamanda tarihsel birer belge gibidir. 1970’lerden 2000’lere uzanan süreçte yaşanan tüm toplumsal kırılmalar, onun sözlerinde yankı buldu. Yoksulluk, adaletsizlik, inanç baskısı, köyden kente göç… Hepsi onun sazından dökülen kelimelerde yeniden can buldu.

Ve o meşhur dizesi:

“İnce ince bir kar yağar, fakirlerin üstüne…”
yalnızca bir şiir değil, aynı zamanda toplumsal bir çığlıktı.

Bir Halk, Bir Saz, Bir Vicdan

Mahzuni Şerif 2002 yılında aramızdan ayrıldı. Ama sesi susmadı. Bugün hâlâ konserlerde, belgesellerde, genç ozanların dilinde yankılanıyor. Çünkü o yalnızca türküleriyle değil; yaşadığı duruşla, çektiği acılarla, eğilmediği zamanlarla hâlâ aramızda.

Her dönemin Mahzuni’si olur mu bilinmez. Ama bu halk, bir Mahzuni yaşadı. Ve onu unutmayan her yürek, bu sesi yaşatmaya devam ediyor.

Mahzuni Şerif Kimdir?

Tam adıyla Şerif Cırık, 17 Kasım 1939’da Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesine bağlı Berçenek köyünde doğdu. Alevi-Bektaşi geleneği içinde yetişen Mahzuni, küçük yaşta bağlama çalmaya başladı. Elbistan’da başladığı öğrenimini Ankara ve Mersin’de sürdürdü. Askerlik sonrası sanata yoğunlaştı. 1960’lı yıllardan itibaren toplumsal sorunlara değinen eserleriyle tanındı. Türkiye’nin en üretken halk ozanlarından biri olarak, 450’nin üzerinde plak ve kaset, 8 binden fazla türkü ve şiire imza attı.

Toplumsal eleştiriler içeren eserleri nedeniyle birçok kez gözaltına alındı, tutuklandı ve sahne yasaklarıyla karşılaştı. Mahzuni Şerif, 17 Mayıs 2002’de Almanya’da hayatını kaybetti. Ölümünden sonra bile eserleri halkın belleğinde yaşamaya devam ediyor.

Not: Mahzuni Şerif’in türküleri ve hayatı, yalnızca müzikal bir zenginlik değil; aynı zamanda bu toprakların vicdan atlasıdır. Onu anlamak, biraz da halkı anlamaktır.