“Öcalan’ın ayağına gidilmesi büyük bir tuzaktır”

Abone Ol

TBMM’de kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yapılan bazı konuşmalar, özellikle Diyarbakır’da farklı bir havanın doğmasına neden olmuş. DEM Partili bazı milletvekillerinin, komisyonda bazı isimlerin Atatürk aleyhine konuşmaları büyük rahatsızlık yaratmış.

Hakkâri Dağ ve Komando Tugayı, PKK ile yurtiçi ve sınır ötesinde mücadele eden Asayiş Kolordusu’nun bir dönem komutanlığını yapan emekli Korgeneral Altay Tokat, gelişmeleri yakından izliyor, kaygılarını da dile getiriyor. Altay Paşa bize şunları anlattı:

PKK CESARETLENDİRİLDİ

“Terörsüz Türkiye sloganı ile başlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin beka sorunu düzeyine tırmanan, PKK ile müzakereyi ve ödün verilmesini öngören tehlikeli, hatalı bir siyaset yürütülüyor. Böyle bir uygulama nedeniyle; PKK ve Partisi DEM cesaretlendirildi, başarılı olmuş izlenimi kazandı. Çünkü, bir savaşta veya mücadelede yenilen veya kendinin zayıf olduğunu hisseden taraf, karşı tarafa ‘Gel müzakere edelim’ veya ‘Ateşkes ilan edelim’ gibi öneride bulunur.

Dünyada ve savaş literatüründe genel ve geçerli kural böyledir. Teklifi biz yaptığımız için stratejik hata yapmış oluyoruz. Stratejik hataların taktik başarılarla giderilmesinin ağır bedelleri var. Eğer, terörist başının ayağına gidilirse dünyada görülmemiş bir tuzağa düşebileceğimize dair ciddi kaygı taşıyorum.

KOMUTANLAR NEDEN DİNLENMİYOR?

Giderek cesaretlenen PKK bize ültimatom vermeye başladı. Ön şartlarını sıralıyor. Abdullah Öcalan için ‘Umut Hakkı Yasası’ çıkarılması tehditkar bir eda ve küstahça isteniyor. Buna rağmen, böyle tavizlerin verileceğini düşünmüyorum. Ancak, PKK ile yıllarca mücadele etmiş, PKK’yı yakından tanıyan, şehitleri olan, gazi ve kahramanlara komutanlık yaptığım için tecrübelerimin ışığında yorumlarımı görev bilinciyle açıklamak istiyorum.

Komisyonda çok sayıda insan dinlendi. Öcalan’la sürekli irtibat kuruldu. Ama PKK ile cephede mücadele eden vali ve komutanlardan kimse dinlenmedi. Oysa bu konuları anlatacak çok kıymetli komutanlarımız var.”

PAŞANIN KAYGILARI

Altay Tokat Paşa, 1998 yılında ismen ABD’ye davet edilmiş, general ve subaylarına PKK ile mücadele konusunda konferans vermişti. Ancak, üstün hizmet madalyalı, bizzat operasyonların içinde olan Altay Paşa’yı, çağırmak komisyon üyelerinin aklına gelmediği anlaşılıyor. Altay Paşa’ya, “Eğer, Abdullah Öcalan ve teröristler affedilirse neler yaşanabilir, kaygılarınız nedir?” diye sordum. Şunları sıraladı:

“Öncelikle güvenlik koruculara suikastlar, devlete yakın duruş sergilemiş aşiretlere saldırılar düzenlenir. Buda ağır kargaşa ve kaosa yol açar.

- İlerideki yıllarda ‘PKK ile mücadele sırasında katliamlar yapıldı’ şeklinde dezenformasyon kampanyası başlatılır ve tazminat talepleri gündeme getirilir.

- PKK-PYD’nin; ABD ve İsrail’in onayı alınmadan herhangi bir inisiyatif geliştirmesi veya karar vermesi imkânsızgörünüyor. “Stratejik önem taşıyan bu gerçek dikkate alınmalı.”

Terörle mücadele eden komutanları, milletvekilleri dinlemeli. Onların görüş ve önerileri de önemli olacaktır.

Diyarbakır’dan yükselen çağrı!

Dün CHP’nin Diyarbakır Kongresi yapıldı. Mevcut İl Başkanı İsmail Akyıl ile Hamza Dengiz yarıştı. İsmail Akyıl, geçmişte AKP ve Anavatan partilerinde siyaset yapmıştı. Hamza Dengiz ise aile olarak Doğru Yol Partisi geleneğinden gelen genç bir aday olarak çıktı. Bölgede yalnız Diyarbakır’da bu gelenek yok. Van, Şırnak, Şanlıurfa, Elazığ başta olmak üzere illerin çoğunda CHP il başkanları geçmişte sağ partilerde siyaset yapmış ya da aile olarak o geleneği temsil etmiş.

Avukat Sertaç Eke, CHP’nin Gençlik Kolları’nda MYK üyeliği yapmış, partinin öz kültüründen gelen bir isim. Diyarbakır CHP kongresi yapıldığı gün dikkat çeken şu açıklamayı yaptı:

CHP, GERÇEĞE DÖNMELİ

“CHP gerçeğe dönmelidir. CHP, tarihinin en kritik kavşağındadır. Ya kendi içine kapanmış, başarısızlıkta ısrar eden bir yapının rehinesi olacak ya da yüzyıllık mirasına yakışır biçimde yeniden halkın öncüsü haline gelecektir. Bugün partinin yaşadığı durum, bir fikir tartışması değil; bir akıl tutulmasıdır.

Kongre süreci, halkın umudunu büyütmek yerine dar çevrelerin hesaplarına sıkıştırılmıştır.

İlke değil, menfaat konuşmaktadır. Cesaret değil, statüko belirleyicidir. Bu tablo, ne bu partinin geçmişine ne de Türkiye’nin geleceğine yakışmaktadır. CHP, bir grubun, bir ailenin, bir kişinin partisi değildir. Bu parti; yoksulun, emekçinin, öğretmenin, işsizin, dışlanan yurttaşın umudu olarak doğmuştur.

O umudu tüketmeye kimsenin hakkı yoktur.

YAPILMASI GEREKEN

CHP, kendi içine kapanmış yapısını ve korkularını terk etmelidir. Kongreler, koltuk pazarlıklarının değil; iktidar vizyonunun yeniden inşasının alanı olmalıdır. Aksi halde busüreç, sadece partiyi değil, halkın demokrasi umudunu da zayıflatacaktır. Bu çağrı Diyarbakır’dan yükseliyor. Çünkü Türkiye’yi anlamak Diyarbakır’ı anlamaktan, eşit yurttaşlığı savunmak da Diyarbakır’a kulak vermekten geçer. CHP, Doğu’ya ve Güneydoğu’ya yabancılaştıkça, Türkiye’ye önderlik iddiasını da kaybeder.

Biz bu gidişe sessiz kalmayacağız. CHP, halkın partisi olana kadar konuşacağız, mücadele edeceğiz. CHP’nin yeniden büyümesi, önce kendi içine sıkışmış zihniyetle hesaplaşmasından geçiyor. Cesaretle yüzleşmeyen hiçbir hareket tarih yazamaz.

Bu çağrı bir tepki değil, bir uyarıdır. CHP, artık gerçeğe dönmelidir. Koltuk değil, iktidar konuşulmalıdır. Hesap değil, halk konuşmalıdır. Eğer bu değişim şimdi başlamazsa, kaybedilecek olan bir seçim değil, bir asırdır taşınan umut olacaktır.”

Diyarbakır il başkanlığı seçimini İsmail Akyıl kazandı.