“Plaza camından değil, maden karanlığından bak”

Abone Ol

1 Mayıs sabahına uyanan bu topraklar, bir kez daha nasırlı ellerin, kırık belin ve alın terinin sessiz çığlığıyla yankılanıyor. Beton kulelerin gölgesinde büyüyen çocuklar, asgari ücretle yaşamaya çalışan analar, gece vardiyasından çıkıp sabah ezanıyla eve dönen babalar... Hepinizin günüdür bugün. Bu düzen, sizi susturmaya çalışsa da, haykıran sesiniz göğe yükseliyor.

Emeğin bayramı dedikleri 1 Mayıs, bu kirli düzende bir anma gününe indirgenmek isteniyor. Oysa 1 Mayıs, bir destandır. Şikago sokaklarında kurşunlara direnen işçilerin, idam sehpalarına yürürken bile “Yaşasın işçilerin birliği!” diyen yiğitlerin mirasıdır. Bu miras, bugünün plaza kölelerine, maden ocaklarında can veren emekçilere, inşaatlarda düşüp ölen işçilere emanettir.

Kapitalizm denen bu azgın çark, insanı meta haline getirip emeği değersizleştiriyor. Her şeyin fiyatı var, ama emeğin kıymeti yok. Patronlar servetlerine servet katarken, işçiler kıt kanaat yaşamaya mahkûm ediliyor. Zengin sofralarda şatafatla çatallanmış lokmalar, gece mesaisinde bayılan işçinin ekmeğine göz dikiyor. Sistem öyle bir çark ki, işçinin kemiğini sıyırıp iliklerini bile sömürüyor.

Artık yeter! Alın teri kutsaldır ve kutsal olan kirletilemez. İşçilerin hak arama mücadelesi "marjinal" değildir; bu halkın onur mücadelesidir. Bu yüzden 1 Mayıs, sadece bir tatil değil, isyanın tarihidir. O tarih ki, tankla, copla, gazla bastırılamaz. Çünkü adalet bir gün mutlaka döner, tekeri tersine çevirir.

Bu düzenin çarkları içinde ezilenler, birleşin! "Birlik, mücadele, zafer" sadece bir slogan değil; yarının eşit, adil ve özgür dünyasının anahtarıdır. İşçi sınıfı, zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan o büyük güçtür. Ve unutmayın, en karanlık gece bile sabaha varır.

1 Mayıs, emeğin kutsallığını haykırmaktır. 1 Mayıs, "Bu böyle gitmez!" diye bağırmaktır. 1 Mayıs, kapitalizmin suratına tokat gibi inen bir haykırıştır. Yeter ki o yumruğu sıkmayı bilelim.

Yaşasın 1 Mayıs!