Sanatın Işığında Büyüyen Çocuklar ve Toplum

Abone Ol

Sanat, bir toplumun ruhudur. O ruhu besleyen, büyüten ve geleceğe taşıyan sanatçılar ise bizim en değerli hazinelerimizdir.
Ülkemizin kültür hayatına büyük katkılar sunmuş Edip Akbayram’ı sevgiyle anarken, Barış Manço’nun çocuklara verdiği kıymeti, Cem Karaca’nın halkın sesi oluşunu, Zeki Müren’in sanata adanmış zarafetini de hatırlamadan geçmek olmaz. Onlar, sanatın yalnızca eğlence olmadığını, aynı zamanda bir bilinç, bir kültür ve bir miras olduğunu bizlere gösterdiler.
Sanatın gücü yalnızca müzikle sınırlı değildir. Aşık Veysel’in sazının tellerinden süzülen sözler, bize insan olmanın, sevgiyi ve doğayı anlamanın en derin anlatısını sunmuştur. Tiyatronun usta isimlerinden Muhsin Ertuğrul, sahnenin gücünü toplumu bilinçlendirmek için kullanmış, sinemada Yılmaz Güney gibi isimler ise perdeyi bir anlatı aracı olarak kullanarak halkın hikâyelerini dünyaya taşımışlardır.
Güldürürken düşündüren, milyonların sevgisini kazanan bir isim: Kemal Sunal. Onun saf ve temiz kalpli karakterleri, aslında toplumsal eşitsizlikleri mizah yoluyla anlatmanın en güçlü örneklerindendi. Ve Adile Naşit, o sıcak gülümsemesiyle çocukların belleklerinde "Masalcı Teyze" olarak yer edinmiş, sevgiyi, samimiyeti ve şefkati bizlere öğretmiştir.
Çocukların dünyayı tanıma, kendilerini ifade etme ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmede sanatın rolü tartışılmazdır. Müziğin ritmiyle dans eden, bir enstrümanın tınısını hisseden, fırça darbeleriyle hayal dünyasını renklendiren bir çocuk, yalnızca yeteneklerini keşfetmekle kalmaz, aynı zamanda duygusal ve sosyal zekâsını da geliştirir.
Barış Manço, şarkılarıyla çocuklara sevgiyi, kardeşliği ve doğaya duyarlılığı öğreten bir sanatçıydı. Onun Adam Olacak Çocuk programı, sanatın yalnızca bir performans değil, aynı zamanda bir eğitim aracı olduğunun en güzel örneklerinden biriydi.
Çocukların sanatsal faaliyetlere yönlendirilmesi, onların özgüvenli ve duyarlı bireyler olmalarının en güçlü anahtarlarından biridir.
Aşık Veysel’in "Ben giderim adım kalır, dostlar beni hatırlasın" dizeleri, çocuklara sanatı sadece bir yetenek olarak değil, aynı zamanda insanlığın ortak mirası olarak görmeleri gerektiğini öğretir. Ressam İbrahim Çallı’nın fırçasından çıkan Anadolu tasvirleri, çocuklara kendi kültürlerini tanıma fırsatı sunar.
Sanat, yalnızca bireysel bir ifade biçimi değil, aynı zamanda toplumun aynasıdır. Halkın sevinçleri, acıları, umutları sanat aracılığıyla nesilden nesile aktarılır.
Sanatın olmadığı bir toplum, köklerinden kopmuş bir ağaç gibidir. Oysa sanat, bir milletin kimliğini, tarihini ve ruhunu yaşatan en büyük değerdir. Çocuklarımızın eline kalem, fırça, nota defteri verelim; sahneye çıkmalarına, şarkı söylemelerine, hikâyelerini anlatmalarına fırsat tanıyalım.
Sanatla büyüyen çocuklar, aydınlık bir geleceğin en sağlam teminatıdır, sadece daha mutlu değil, aynı zamanda daha bilinçli, daha üretken ve daha barışçıl bir dünyanın mimarları olacaklardır.
İlham olan usta sanatçılarımıza saygıyla, geleceğin büyük sanatçılarına sevgiyle...

Sevilay YILMAZ