Siyaset…
Bir ülkede ekmeğin büyüklüğünü de belirler,
Savaşın çıkıp çıkmayacağını da.
Siyaset, doğru ellerde halkı refaha götürür.
Ama düşmanlıkla yapıldığında,
Yalnızca halkın sofrasını küçültür, umutlarını da yutar.
Biz yıllardır kavgayla yönetiliyoruz.
Seçim bitiyor, kavga başlıyor.
Birileri seçiliyor, diğerleri susturuluyor.
Koltuklar halk için değil, intikam için kullanılıyor.
Oysa siyaset halk içindir.
Mahallede çocuk parkı yoksa,
Pazarda fiyatlar el yakıyorsa,
Genç işsizse, emekli umutsuzsa…
Siyaset oraya inmeli.
Çözümle, sıcak yüzle, insanla konuşarak…
Ama nerde?
Siyasetin yüzü buz gibi olmuş bu ülkede.
Halk soğuktan titriyor,
Siyasetçiler camlı araçlarda, sıfır hissiyatla geçip gidiyor.
Ne selam var, ne vicdan.
Ne empati var, ne sorumluluk.
***
Oturduğunuz yer koltuk olabilir ama unutmayın mi o koltuk, ebedî değil.
Yarın öbür gün başkası oturur.
Eğer siz bugün düşmanlıkla yönetirseniz,
Yarın gelen de sizi aynen öyle yönetecektir.
Ve halk yine ezilir.
Rövanşist anlayışla siyaset yapıldığında,
Kazanan olmaz.
Ülke kaybeder, halk biter, gelecek tükenir.
Siyaset soğudukça fırınlar kapanıyor.
Yüzünüz sertleştikçe çocukların gülüşü soluyor.
Koltuk için değil, ülke için çalışın!
Kendiniz için değil, halk için yaşayın!
Bu güzelim coğrafyayı çatışmanın, kini büyütmenin arenası yapmayın!
***
Siyaset düşmanlıkla değil,
Halkla yapılır.
Kavga ederek değil, el uzatarak çözüm bulunur.
Yoksa bu kavga döner dolaşır,
Bir gün sizi de bulur.
Ve halk yine aç kalır.
Yine işsiz kalır.
Yine çocuklar geleceksiz büyür.
Yapmayın.
Yaptırmayın.
Yazık etmeyin bu memlekete.