SİYASİ PARTİ ROZET KOLEKSİYONU

Abone Ol

Seçim günü geldi, vatandaş sandığa gitti. Kimisi sabahın köründe sıraya girdi, kimisi öğle tatilinde koşarak oyunu kullandı. Sonuç? Bir partiye, bir adaya güvenerek mühür bastı. Ama gel gör ki; seçim biteli birkaç ay olmadan, başkanın yakasında yepyeni bir rozet parlıyor!

Hani derler ya: “Ben hizmet için geldim, rozetin önemi yok.” Eh be başkan, madem rozetin önemi yoktu, neden o partinin listelerinden seçime girdin? Niye başka partiden aday olmayı göze alamadın? Çünkü çok iyi biliyorsun ki, o oyların çoğu sana değil, o partinin rengineydi. Şimdi kalkıp rozet değiştiriyorsun, sanki vatandaşın oyu senin özel mülkünmüş gibi…

Bunun adı siyaset değil, bunun adı “koltuk turizmi.” Bugün buradasın, yarın öbür tarafta. Yeter ki koltuk sağlam olsun! Parti değiştirirken mangalda kül bırakmıyorlar: “Daha iyi hizmet, daha güçlü destek”. Güldürmeyin insanı! Vatandaş hizmet beklerken, siz siyaset pazarında rozet takasındasınız.

Bir düşünün: Futbol takımına gönül vermiş taraftar, forma alıyor, atkı alıyor, takımına bağırıyor, çağırıyor… Derken bir bakıyor ki, kaptan oyuncu sezon ortasında ezeli rakibe transfer olmuş. O taraftarın duygusu neyse, seçmenin duygusu da aynısıdır. İhanete uğramışlık.

Ve işin en tehlikeli yanı şu: İnsanların siyasete inancı kalmıyor. “Ben kime oy versem fark etmiyor, nasılsa ertesi gün yer değiştiriyorlar” diyor. İşte o noktada demokrasiye asıl darbeyi vuran siz oluyorsunuz, başkanlar!

Bence kural net olmalı: Parti değiştirmek istiyorsan, buyur sandığa! Halktan yeniden yetki al. Ama yok, hem rozet değiştirip hem koltukta kalayım dersen, işte orada mesele artık hizmet değil, koltuk sevdası olur.

Sayın başkanlar, unutmayın: Vatandaş size rozet koleksiyonu yapın diye oy vermiyor. Oyunuzu değiştirme hakkınız var ama başkasının oyunu satma hakkınız yok!