Sosyal Çürümüşlük ve Beğenilme Arzusu: Dijital Çağın Kaygıları

Abone Ol

Modern insanın en büyük çelişkisi, kabul görme arzusu ile özgünlüğünü koruma isteği arasındaki dengede gizlidir. Özellikle sosyal medya çağında, bu denge her geçen gün biraz daha bozuluyor. Beğenilme ihtiyacı, insanların var olma sebebi hâline gelirken, içtenlik yerini gösterişe, dürüstlük ise riyaya bırakıyor.

Sosyal medya platformları, kişisel deneyimlerin paylaşıldığı alanlar olmaktan çıkıp birer sahneye dönüştü. Herkes en mutlu, en güzel, en başarılı hâlini göstermek için yarışıyor. Beğeni ve takipçi sayıları adeta modern bir statü sembolüne dönüştü. Bir gönderi yeterince beğeni almazsa kişi kendini yetersiz hissediyor, bir paylaşımı popüler olursa geçici bir tatmin yaşıyor. Ancak bu döngü, içsel bir boşluğu doldurmaktan çok, onu derinleştiriyor.

Bu durum, insan psikolojisinde ciddi kaygılara yol açıyor. Sürekli onay beklemek, kişiyi başkalarının bakış açısına bağımlı hâle getiriyor. İnsan, artık kendisi için değil, başkalarının beğenisi için yaşıyor. Gerçek hisler, yerini “nasıl görünmeliyim?” kaygısına bırakıyor.

Sosyal çürümüşlüğün en büyük göstergelerinden biri de riyanın normalleşmesi. İnsanlar, oldukları gibi değil, olmak istedikleri gibi görünüyor. Filtrelenmiş hayatlar, gerçeğin önüne geçiyor. Mutluluk, başarı, hatta yardımseverlik bile bir gösteri malzemesine dönüşüyor. İçten bir tebessüm yerini, “iyi görünmeliyim” kaygısıyla verilmiş pozlara bırakıyor.

Bu kısır döngüden çıkmanın yolu, bireysel farkındalıktan geçiyor. İnsan, sosyal medyada aldığı beğenilerle değil, gerçek hayatındaki bağlarla tatmin olmayı öğrenmeli. Samimiyetin ve iç huzurun, dış onaydan daha değerli olduğunu fark etmeli. Gerçek mutluluk, ekranlardan değil, yaşanan anlardan ve içten ilişkilerden gelir.

Sosyal medya, doğru kullanıldığında faydalı bir araç olabilir. Ancak onu bir varoluş mücadelesine çevirmek, insanı yıpratır. Beğenilme arzusu ile kaygı arasında sıkışıp kalmamak için, zaman zaman ekranlardan uzaklaşıp kendimizi dinlemeliyiz. Çünkü en büyük kabul, önce insanın kendini kabul etmesiyle başlar.