Önemli bir seçimi daha geride bıraktık.
Türkiye ilk kez 2 turlu bir seçim yaşadı. Bu nedenle 28 Mayıs’ta, 14 Mayıs’a göre neler değişebileceğini kestirmek zordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha seçildi. Aradaki fark yüzde 4’ten fazla.
AK Partililere göre bu farkın daha çok olması gerekiyordu. Kimileri yüzde 60 rakamını bile dillendiriyordu. Ancak ben kıl payı bir seçim bekliyordum. Çünkü, her ne kadar kimse inanmasa da ekonomik kriz Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan güveni biraz yıprattı. Bunu, AK Parti’nin aldığı oyda görmek mümkün.
Neyse…
Tabii ki gündem, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir kez daha Erdoğan’a karşı kaybetmesi.
Herkes bu yenilgide Kemal Kılıçdaroğlu’nu suçluyor.
Siyasette Erdoğan gibi sertlik yerine romantizmi savunması…
Ekonomik konularda halka yeteri kadar vaat verememesi…
Ve belki de kendisine yüklenen ‘kazanacak aday değil’ yaftası…
Tamam.
Bu noktalardan eleştirelim kendisini.
Ancak tek suçlunun da Kılıçdaroğlu olduğunu unutmayalım.
Bir kere karşısındaki isim, yaşanan tüm sorunlara rağmen siyaset mühendisliğini çok iyi bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan. Kendisine karşı yarış kazanmak çok da kolay değil. Üstelik yıllardır iyi çalışan bir teşkilata sahip. Yine üstelik elinde tüm imkanlar mevcut. Ve onları da kullanmayı iyi bilen bir lider.
***
Peki…
Başarısızlıkta Kılıçdaroğlu kadar, ilmek ilmek işlediği 6’lı masanın hiç mi suçu yok.
“Bu masa kumar masasına dönüşmüş. Kemal Kılıçdaroğlu ile kazanamayız” deyip sonradan tekrar masaya dönen ve bu hareketi ile hem kendisine hem de 6’lı masaya güveni azaltan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in hiç mi suçu yok?
“Bir selamımla Anadolu ayağa kalkar” diyen… Ancak kendi memleketinde bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüzde 70 oy çıkmasını engelleyemeyen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun hiç mi suçu yok?
“Anayasanın ilk 4 maddesini değiştireceğiz” diyerek, zaten seçmenin büyük kesimini oluşturan milliyetçi kesimin tepkisini çeken DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın hiç mi suçu yok?
Her ne kadar Kılıçdaroğlu, terör örgütlerine set çekse de “Öcalan’ı serbest bırakacağız. Özerklik gelecek” diyen kimi HDP’li yöneticilerin hiç mi suçu yok?
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Kılıçdaroğlu’nu fütursuzca eleştirmek de…
Ancak tek suçlunun O olmadığını da bilelim.
Seçim sürecinde hiç çalışmayan Millet İttifakı ortakları da en az kendisini aday dayattıran Kılıçdaroğlu kadar suçludur.