Kocaeli’de bir süredir MESEM yolsuzluğu konuşuluyor. Bu işin başındaki isimler belli.
Sedat Köse, Rümeysa Şen ve paranın büyük oranda döndüğü Kocaeli Güçlü Kadın Derneği’nin Başkanı Tuğba Sarıcan Yıldız.
Müfettiş raporlarının tamamlanması ile neyin ne olduğunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Bu süreç, medyamız açısından da tam bir turnusol kağıdı işlevini gördü.
Kimin ne yapmaya çalıştığını, kimin olayları olduğu şekliyle verdiğini, kimin de kamuoyunu manipüle etmek istediğini net bir şekilde gördük…
***
Bazı gazeteci arkadaşlarımız, ne yazık ki ısmarlama gazetecilik yaparak MESEM olayını sulandırmak istiyor.
Olaylarla ilgisi olmamasına rağmen önceki dönem Kocaeli Kent Konseyi Başkanı Ali Korkmaz’ı işin içine çekmeye çalışıyorlar.
“Bizim bir ilgimiz yoktu” demesine rağmen, tüm ihaleyi Ali Korkmaz’a bırakmaya, Korkmaz’ı bu işin altında boğmaya çalışıyorlar.
Ali Korkmaz’ı çok yakından tanırım. Kendini, bu kente adamış bir isimdir. MESEM’le ilgili de vicdanı son derece rahat. Öyle olmasa, AK Parti’den istifa eder miydi? Demek ki kendisi açısından bir sıkıntı yok.
***
Ama işte birileri, sürekli Ali Korkmaz ismini gündemde tutmaya çalışıyor.
Onların kim olduğunu çok iyi biliyorum.
Çünkü bana da geldiler.
“Ali Korkmaz’ı, Kocaeli Ticaret Odası’nı bu işin içine katalım ki, diğerleri unutulsun” dediler.
Ayrıca bilgi ve belge gönderenler oldu. Neden? Birilerini aklamak için… Hatta görüşmek de istediler.
Ancak ben hepsini elimin tersiyle ittim.
Ben reddettikçe, şunu da gördüm ki o insanlar ne yazık ki başka meslektaşlarıma dokunmuşlar.
Köşeler, haberler yazdırmışlar.
Altlarına da güzel güzel yorumlar yazdırmışlar.
Biliyorum ki, Sedat Köse’yi, Rümeysa Şen’i ve Tuğba Sarıcan Yıldız’ı aklamaya çalışıyorlar.
Onların avukatlığına soyunmuşlar.
Ayrıca olayı sulandırmak istiyorlar.
Tek dertleri, 3 kuruş daha fazla kazanmak.
***
Artık çok oluyorlar.
Bu kentte gazetecilik mesleğini edebiyle, namusuyla, şerefiyle, etik bir şekilde yapan insanlar var. Mesleklerini çok doğru dürüst icra ediyorlar. Çünkü tek dertleri, evine, çoluk çocuğuna helal rızk götürmek.
Ama ısmarlama gazetecilik yapanlar, ne yazık ki bu mesleği kirletiyor.
“Bugün kime vursam da, para istesem” derdindeler. “3-5 kuruş kapalım yeter” derdindeler.
Oysa bu isimleri ve yaptıkları rezillikleri herkes çok iyi biliyor.
Hangi belediyelerde hangi yöneticilerle iş tuttuklarını… Borç para isteyip ödemediklerini… Ve kurumlarını, borç aldıkları o kişilere kalkan olarak kullandıklarını…
Çok iyi biliyoruz. Kent de iyi biliyor.
***
Ne demişler? Kıyakçılığın sonu ayakçılıktır.
Kendinize gelin, aklınızı başınıza alın.
Tetikçilik yapmayın. Hele ısmarlama haber hiç yapmayın.
Ben bu kurum için bu kadar emek harcarken, bu kadar meslektaşımı çalıştırırken, insanların maaşlarını ucu ucuna yatırırken…
Mesleğin şerefini sizin gibi 3 kuruş peşinde koşanlara ezdirmem.
Bundan sonra sizin gibileri de size borç verip kendisine mahkum edenleri de deşifre edeceğim.
Ha onu da mı anlamadınız? Bu sefer anladığınız dilden anlatacağım…
Evet evet… O dilden anlatacağım.