Güncel bilgiler

Ya Terakki Ya İnhiṭat Ne Demek? Anlamı, Kökeni

Terakki ne demek? İnhitat ne demek? Ya terakki ya inhitat nedir? Tevfik Fikret kimdir? Tevfik Fikret Ferda şiiri tamamı

Abone Ol

“Ya terakki ya inhitat”, Tevfik Fikret’in ünlü “Ferda” şiirinde geçen, ilerleme ve gerileme arasındaki sert karşıtlığı anlatan bir ifadedir. Türk edebiyatında gençliğe yapılmış en güçlü çağrılardan biridir.

Bu içerikte:

  • İnhitat ne demek?

  • Tevfik Fikret “Ferda” şiirinin tamamı (orijinal metin)

  • Ferda şiirinin sadeleştirilmiş hali

  • Şiirin anlamı, teması ve mesajı

hepsi bir arada sunulmuştur.


İnhitat Ne Demek?

İnhitat (ﺍﻧﺤﻄﺎﻁ), Arapça ḥaṭṭ kökünden gelir ve TDK’da şu anlamlara sahiptir:

  1. Gerileme, çöküş, çöküntü
    “Yükselmeyen düşer: Ya terakkî ya inhitât.” — Tevfik Fikret

  2. Aşağı seviyeye inme
    → “Arazinin inhitâtı.”

  3. Kuvvetten düşme

  4. İhtiyarlama

  5. Şiş vb. şeylerin sönmesi, inmesi

Bu kelime, Fikret’in şiirinde bir medeniyet uyarısı olarak karşımıza çıkar:
Ya ilerleyeceğiz ya çökeceğiz.


YA TERAKKİ YA İNHİTAT: ŞİİRDEKİ ANLAMI

Tevfik Fikret gençlere seslenir:

  • Yükselmek zorunluluktur.

  • Duraklayan toplum geriye gider.

  • Gelecek gençlerin omuzlarındadır.

  • Zaman, ilerlemeyeni dışlar.

Bu nedenle şiirin en çarpıcı dizesi:

“Yükselmeyen düşer: Ya terakkî, ya inhitât!”


FERDA ŞİİRİNİN ORİJİNAL TAM METNİ

(Haluk’un Defteri, Tevfik Fikret)

FERDA
– Bugünün gençlerine –

Ferda senin; senin bu teceddüd, bu inkılâb...
Her şey senin değil mi ki zâten?.. Sen, ey şebâb,
Ey çehre-i behîc-i ümîd, işte ma'kesin
Karşında: Bir semâ-yı seher, saf ü bîsehâb,
Ağûş-ı lerze-dârı açık, bekliyor... Şitâb!

Ey fecr-i hande-zâd-ı hayât, işte herkesin
Enzârı sende; sen ki hayâtın ümidisin,
Alnında bir sitâre-i nev, yok, bir âfitâb,
Afâka doğ, önünde şu mâzî-i pür-mihen
Sönsün müebbeden.

Sönsün müebbeden o cehennem; senin bugün
Cennet kadar güzel vatanın var: Şu gördüğün
Zümrüt bakışlı, inci şetâretli kızcağız
Kimdir, bilir-misin? Vatanın... Şimdi saygısız
Bir göz bu nazlı çehreye—Allah esirgesin!—
Kem bir nazarla baksa tahammül eder misin?

İster misin, şu ak sakalın pâk u muhteşem
Pîşâni-i vakarına, bir kirli el demem
Hattâ yabancı bir el uzansın? Şu makberi,
Râzı olur musun, taşa tutsun şu serseri?
Elbet hayır; o makber, o pîşâni-i vakûr
Kudsî birer misâl-i vatandır... Vatan gayûr
İnsanların omuzları üstünde yükselir.
Gençler, bütün ümîd-i vatan şimdi sizdedir.

Her şey sizin, vatan da sizin, her şeref sizin;
Lâkin unutmayın ki zaman tünd ü mutmain
Bir hatve-i samût ile takib eder bizi,
Önden koşan, fakat yine dikkatle her izi
Ta'mîke yol bulan bu yanılmaz muâkibin
Şermende-i itâbı kalırsak, yazık!.. Demin

"Ferdâ senin!", dedim, beni alkışladın; hayır,
Her şey senin değil, sana ferdâ vedîadır;
Her şey vedîadır sana, ey genç, unutma ki
Senden de bir hesab arar âti-i müşteki.

Mâzîye şimdi sen bakıyorsun pür-intibâh,
Âtî de senden eyliyecek böyle iştibâh.
Her uzvu girdbâd-ı havâyicle sarsılan
Bir neslin oğlusun; bunu yâd et zaman zaman.

Asrın, unutma, bârikalar asr-ı feyzidir:
Her yıldırımda bir gece, bir gölge devrilir,
Bir ufk-ı itilâ açılır, yükselir hayât;
Yükselmeyen düşer: Ya terakkî, ya inhitât!

Yükselmeli, dokunmalı alnın semâlara;
Doymaz beşer dedikleri kuş itilâlara...
Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır;
Durmak zamânı geçti, çalışmak zamânıdır!


FERDA ŞİİRİNİN SADELEŞTİRİLMİŞ TAM METNİ

(Modern Türkçe – Asım Bezirci’den yararlanılarak yeniden düzenlenmiş SEO uyumlu sürüm)

YARIN
– Bugünün gençlerine –

Yarınlar senindir; bu yenilik, bu devrim senindir.
Her şey senin değil mi zaten? Sen ey gençlik,
Ey umudun güzel yüzü! İşte karşında:
Bulutsuz, temiz bir şafak göğü
Titreyen kollarını açmış seni bekliyor… Koş, çabuk!

Ey hayatın gülerek doğan sabahı! Herkesin
Gözü sende; çünkü sen hayatın umudusun.
Alnında yeni bir yıldız var—hayır, bir güneş!
Doğ ufuklara; önünde yıpratıcı bir geçmiş
Sonsuza dek sönsün.

Sönsün o cehennem! Çünkü bugün
Cennet kadar güzel bir yurdun var. Şu gördüğün
Zümrüt gözlü, inci gülüşlü kızcağız
Kimdir bilir misin? Yurdun. Şimdi saygısız
Bir bakış—Tanrı korusun—bu yüze değse
Dayanabilir misin?

İster misin ak sakallı, onurlu bir büyüğün
Temiz ve görkemli alnına kirli bir el
Hatta yabancı bir el dokunsun?
Ya da bir serseri şu mezarı taşlasın?
Elbette istemezsin. Çünkü o mezar, o onurlu alın
Yurdun kutsal birer simgesidir.
Yurt çalışkan insanların omuzlarında yükselir.
Gençler, yurdun bütün umudu sizdedir.

Her şey sizin; yurt da sizin, şeref de sizin.
Ama unutmayın: Zaman ağır ama emin adımlarla
Bizi izler. Önde koşan, fakat her izi
Dikkatle inceleyen bu şaşmaz izleyici
Bizi ayıplarsa yazık olur!

“Yarınlar sizin!” dedim, alkışladınız; hayır,
Hiçbir şey sizin değil—yarın size emanettir.
Her şey emanet size ey genç! Unutmayın:
Gelecek sizden de hesap sorar.

Geçmişe ibretle bakıyorsunuz;
Gelecek de bir gün size böyle bakacak.
İhtiyaç kasırgalarıyla sarsılmış
Bir kuşağın çocuğusunuz; bunu ara sıra anımsayın.

Unutmayın: Çağımız şimşeklerin, buluşların çağırdığı bir çağdır.
Her yıldırım bir gölgeyi yıkar, bir geceyi deler,
Yeni bir yükseliş ufku açar; yaşam yükselir.
Yükselmeyen düşer: Ya ilerlemek ya yıkılmak!

Yükselmelisiniz; alnınız göklere değmeli.
İnsan denen kuş yükselmekle doyar.
Uğraşın, didinin, düşünün, arayın, bulun, koşun, bağırın;
Durmak zamanı geçti—çalışmak zamanıdır!


SONUÇ: YA TERAKKİ YA İNHİTAT — BİR NESLE BÜYÜK MESAJ

Bu şiir:

  • Gençliği yüceltir,

  • Vatanı kutsal bir emanet olarak sunar,

  • Çalışmayı zorunlu kılar,

  • Geleceğe karşı sorumluluk yükler,

  • İlerleme ve çöküş arasındaki çizgiyi keskinleştirir.

Tevfik Fikret’in uyarısı bugün hâlâ aynı güçte:

“Yükselmeyen düşer: Ya terakki, ya inhitat!”