Zor Zamanlarda Ahlakın Terazisi

Abone Ol

Toplumların gerçek yüzü, zor zamanlarda ortaya çıkar. Doğal afetlerde, savaşlarda, ekonomik krizlerde ya da toplumsal karmaşa dönemlerinde insanların davranışları, o toplumun ahlaki altyapısının aynası gibidir. Bir toplum, bu gibi olağanüstü durumlarda birbirine daha sıkı kenetlenip dayanışma gösteriyorsa, o toplumun temelleri sağlamdır. Ancak eğer bu tür dönemlerde fırsatçılık baş gösteriyor, raflar bilinçli şekilde boşaltılıyor, ürünler stoklanarak fiyatlar katlanıyor ve karaborsalar kuruluyorsa, burada ciddi bir ahlak sorunu var demektir.

Toplum dediğimiz yapı, yalnızca aynı sınırlar içinde yaşayan bireylerin toplamı değildir. Toplum, ortak değerler, ortak acılar, ortak sevinçler ve en önemlisi ortak bir vicdanla bir arada tutulan bir bütündür. Ne yazık ki zaman zaman bu ortak vicdanın sustuğuna, bireysel çıkarların toplumsal faydanın önüne geçtiğine tanık oluyoruz. Market raflarında un, yağ, su gibi temel ihtiyaç ürünlerinin olmadığını görmek; olanların ise normalin iki katı fiyatla satıldığını duymak, sadece ekonomik değil, ahlaki bir iflasın da göstergesidir.

Böyle zamanlarda, “herkes kendini kurtarsın” anlayışı hâkim olur. Oysa toplum olmak, birinin düştüğü yerde diğerinin elini uzatması demektir. Dayanışma kültürünü kaybeden, komşusunun aç olduğunu bilip tenceresini kaynatmaya devam eden, krizden kazanç devşirmeyi marifet sanan bir anlayış; gelecekte en büyük bedeli yine kendisi ödeyecektir. Çünkü bugün başkasını ezerek alınan kazanç, yarın başka bir fırsatçının daha büyük bir açgözlülüğüyle kaybedilecektir.

Toplumsal çöküş, sadece ekonomik göstergelerle ölçülmez. Asıl çöküş, insanın insana olan güvenini kaybetmesidir. Komşunun kapısını çalıp “bir ihtiyacın var mı?” diye soramamak, toplumsal yoksullaşmanın en ağır halidir. Paranın değil, merhametin, vicdanın ve ahlâkın hüküm sürdüğü bir düzen kurmadıkça; raflara ne kadar ürün dizilirse dizilsin, o toplum hep eksik kalacaktır.

Bugün fırsatçılık yapan, yarın yardıma muhtaç olabilir. Bugün karaborsaya ürün saklayan, yarın o ürünleri satın alacak bir toplum bulamayabilir. O yüzden, kriz anları sadece insanları değil, toplumun vicdanını da sınar. Bu sınavdan geçmek için elimizi vicdanımıza, kalbimizi komşumuzun kalbine koymalıyız.

Unutmayalım: Dayanışma varsa umut vardır. Ahlâk varsa gelecek vardır. Ve birbirimizi unutmuyorsak, biz hâlâ bir toplumuz demektir.