Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in başkanlığında 28 Şubat 1997 tarihinde toplandı. Başbakan Necmettin Erbakan, kurul üyesi bakanlar ve komutanlar kararı imzaladı. Başbakan Erbakan, 13 Mart’ta Bakanlar Kurulu’nu topladı, “Gereği yapılmak” üzere 14 Mart’ta kararları bakanlıklara gönderdi. İlk kapsamlı genelgeleri İçişleri Bakanı Meral Akşener, Adalet Bakanı Şevket Kazan yayımlandı.

Erbakan, 27 Şubat 2011’de vefat etti. “28 Şubat soruşturması” ise 2012’de başlatıldı. 103 sanıklı davanın 102’si asker, tek sivil sanık ise Yükseköğretim Kurulu (YÖK) eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz’dü. Davanın gelişimi üç aşamalı oldu. Yerel mahkeme 21 kişi hakkında hapis cezası verdi.

GEREKÇE: 4.305 SAYFA

Yargıtay bunlardan 14’ünün cezasını onadı ve bu komutanlar cezaevine konuldu. Adli Tıp Kurumu’nun, hükümlülerle ilgili “Sağlık sorunları ve kocamışlık”kararına rağmen cezaevinde bir ile üç yıl yattılar. Bu süreçte Havacı Korgeneral Vural Avar da cezaevinde vefat etti.

Yargıtay, 15 asker ve bir sivilin yeniden yargılanmasına hükmetti. Yargılama devam ederken üç komutan vefat etti. Kalan 13 kişi, 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bunlardan ikisi 79, diğerlerinin yaşı ise 80’in üzerinde. 6 Ekim 2025 tarihinde yazılan toplam 4 bin 305 sayfalık gerekçeli karar, Yargıtay’a gönderilecek. 1997 yılındaki MGK kararları ve uygulamaları tam 28 yıl sonra cezalandırılmış oldu.

BELGELERİN ASLI OLMASA BİLE

Sanık avukatlarından Aykanat Kaçmaz, “Mahkeme gerekçesinden, sanık ve avukatları ne derlerse desinler, dosyaya ne kadar sahtecilik kanıtları sunarlarsa sunsunlar, cezalandırma kararlılığı ile mahkûmiyet kararı verileceği gerçeği yansımıştı. Bu bakımdan temel ve evrensel hukuk normları hiçe sayıldı, savunma hakkı aşağılandı ve dosya içeriği ile değil, oluşan algı ile hareket edildiği hukuk tarihinde yerini aldı” diyor.

Dosya Yargıtay’a gidecek. Yargıtay’ın ilgili dairesi belgeleri, gerekçeli kararı ayrıntılı olarak inceleyecek ve kararını da buna göre verecektir. Gerekçeli kararın 3.891’nci sayfasında şunlar yazılı:

“Sanık ve sanık müdafileri dosyada mevcut bilgi ve belgelerin içerik ve mahiyeti dışında nasıl ve kimden temin ettiği hususunu ileri sürerek, bu bilgi ve belgelerin gerçeğe aykırı olduğu yönünde beyanda bulunmuşlardır. Bu yöndeki savunma dosya kapsamında değerlendirildiğinde ilgili belgelerin aslının olmaması veya sonradan üretilmiş olması kabul edilse dahi dosya kapsamı ve uyulan bozma ilamı dikkate alındığında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni cebren düşürme ve devirme amacı ile kurulan organizasyon ve faaliyetlere yardım ettikleri yönündeki sübut bulan eylemlerini değiştirmemiştir.”

Mahkemenin, “Bu dosyadaki belgeler FETÖ kumpası ve terör örgütü üyelerince devşirilmiş olsa da, nasıl ve kimden geldiği belli olmayan belgeler olsa da, aslı olmasa, sonradan üretilse de bu ceza verilecektir-verilmiştir” dediğini öne süren avukat, gerekçeli karardan çarpıcı bir bölümü de şöyle aktardı:

FETÖ ÜYESİ OLSA BİLE

“Sanıklar ve sanıklar müdafilerinin tahkikatı yürüten Cumhuriyet Savcılarını ve adli kolluk görevlilerinin ve dosyadaki bilgi ve belgelerde imzası bulunan kişilerin FETÖ üyesi oldukları yönündeki savunmaları değerlendirildiğinde, tahkikatı yapan kişilerin şahsi durumlarının dosyada sanıkların sübut olan eylemlerinin varlığını değiştiremez.

Keza sahte olduğu belirtilen ve aslı bulunmayan ve sahte olarak oluşturulduğu iddia edilen CD, bilgi ve belgelerin kim tarafından dosyaya intikalinin sağlandığının bir önemi bulunmamaktadır. Yine aslı bulunmayan ve sahte oluşturulduğu belgenin mahkememizdeki yargılamanın sahte belge yargılaması olmadığı dikkate alındığında, ilgili CD, bilgi ve belgelerde belirtilen eylemlerin bir bütün halinde sanıklar tarafından icra edildiğinin dosya kapsamından sübut bulmuş olması dikkate alındığında, tahkikatı yürüten ve dosyaya bilgi belgenin intikalinde rolü olan kişiler önemli değildir.

Keza ilgili belgelerin aslının bulunmaması ve sahte oluşturulmuş belge olsa bile ilgili CD, bilgi ve belgelerde belirtilen faaliyet ve eylemlerin sanıklar tarafından icra edildiği sübut bulduğundan bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.”

KARA MİZAH ÖRNEĞİ

Sanık sayısı 101 olduğunda gerekçeli karar 3 bin 833 sayfa olmasına karşın, sanık sayısı 18’e indiğinde gerekçeli karar bu kez 4.305 sayfaya ulaştı. 28 Şubat Davası için başından beri ”Kumpas davası” deniliyor. İddianameyi hazırlayan dönemin savcısının, FETÖ davasından 18 yıl hüküm giydiğini de hatırlatalım.

28 Şubat yargılaması sırasında vefat eden bir komutan hakkında esas hakkındaki savcılık mütalaasında mahkûmiyet talep edildi. Avukat, vefatı bir kez daha bildirmesinden sonra savcı mütalaasını değiştirdi. Bu durum, “28 Şubat davasının” kara mizah örneği oldu.

Bu dava, emekli olduktan sonra komutanları hiç bırakmadı. Cezaevine giriyorlar, çıkıyorlar, yeniden cezaevi yolu görünenler var. İlerlemiş yaşlarına rağmen onlar Yargıtay’ın nasıl bir karar vereceğini kim bilir daha ne kadar bekleyecek...