Bir ara Bölgesel Amatör Lig’e kadar gerileyen Kocaelispor, tam 11 yıl sonra TFF 1.Lig’e geri döndü. Müzesinde, 2 Türkiye Kupası bulunduran ve Kocaeli’nin markası olan takımımız, her ne kadar son günlerde iyi sonuçlar almasa da bazıları bu takımın nereden nereye geldiğini çok çabuk unuttu.

Kocaelispor en dibi görmüş bir takım. Ama o zamanlarda bile kimse umudunu kaybetmedi. Herkes bu takıma inandı. Oyuncular, yönetim ve taraftar birlik oldu. Taraftar kar kış demeden en dipteyken bile takımının her zaman yanında durdu.

Kocaelispor her açıdan zor günler geçirdi. 2019-2020 sezonunda 2’inci lige yükselen, 2020-2021 sezonunda ise tekrar 1.Lig’e geri dönen Kocaelispor, hepimize büyük bir sevinç yaşattı. Evet, gidişat son zamanlarda pekiyi görünmüyor. Bu kentte yaşayan ve bu takıma gönül vermiş insanların, taraftarlar olarak konuşmaya ve eleştirmeye sonuna kadar hakkı var.

Zaten herkesin, fikrini söylemesi kadar doğal bir şey olamaz. Sezon başında iyi transferler yapılmamış olabilir, teknik direktör takımı doğru yönetmiyor olabilir. Hatta kulüp yöneticilerinin aldığı kararlar da eleştirilebilir. Ancak, bunların bir sınırı olmalıdır. Eleştirilerin bir ölçüsü olmalıdır.

Yoksa yapıcı olmak yerine yıkıcı olunur. Küfür ve hakarete varan sözler söylemek, bu takımın oyuncusuna, teknik heyetine ve yöneticisine haksızlıktır. Şunu unutmamak lazım, bu takım bu günlere sizlerin, o oyuncuların ve o yöneticilerin çabalarıyla geldi.

Yanlışı veya hata yoktur demiyorum. Haklı veya haksızsınız da demiyorum. Ama şöyle bir düşünelim. Son zamanlarda, her yerde sadece eleştiri var. Sadece şu gitsin, bu kalsın gibi şeyler yazılıp çiziliyor. Kulübe verilen destekler oluyor. Biz bu desteklere sevineceğimiz yerde, desteğin geldiği yeri sorguluyor ve eleştiriyoruz.

Bazı yerlerde küfür ve hakaret dolu yorumlar yapılıyor. Bence bu takıma olan inancımızı kaybetmemiz lazım. Son iki maçta da sonuç kötü olsa bile oldukça iyi bir oyun sergilendi. Ancak, hakemlerin iyi bir maç yönetip doğru karar verememelerinin kurbanı olduk.

İsim vermeyeceğim ama kulüp yöneticisi olan birkaç kişi ile sohbetlerimiz oldu. Bu arkadaşlar tüm samimiyetleriyle “Biz bu kente ve takımına sahip çıkmak için elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyduk. Takımımız için her türlü fedakârlığı yapıyoruz. Yapmaya da devam edeceğiz” diyorlar.

Bence de haklılar. Gelin bizler de daha önce olduğu gibi, elimizi bu taşın altına koyalım. 11 yıl önce olduğu gibi, bugün de takımımıza inanalım. Yıkıcı değil, yapıcı olalım. Gün ayrılık günü değil, birlik olma günüdür.