Kurumların kontrol edemediği, yeterince hakim olamadığı, denetleyemediği ve sonucunda gerçekleşen her olumsuz durum hatadır.
İnsanlar hata yapabilir. Özü itibariyle “Hata” Türk Dil Kurumu tarafından şöyle açıklanır: “bilmeyerek ya da istemeksizin yapılan yanlışlık, yanılma.”
İnsanlar, sorumlu oldukları durumlarla ilgili yaptıkları hatalar sonucunda özür dilerler ya da bedel öderler.
Kurumlar da hata yapabilir. Kurumlar da yeterince kontrol edemedikleri sorumluluk alanlarıyla ilgili yaptıkları hatalar sonucunda özür dilerler ya da bedel öderler eğer hatayı kabul ederlerse.
Danimarka Krallığı’nda genelde hata kabul edilmez. Önce inkar edilir. Kamuoyu baskısı artar, inkar sürer, istifa beklenir, istifa edilmez. Başka gündem oluşturulamazsa ve kamuoyu tepkisi artarsa o kişi görevden alınır ama bu hatanın kabul edildiği anlamına gelmez. Doğal olarak ortada hata yokmuş gibi davranılır. Artan kamuoyu baskısına göre şekillenen durumlar vardır yalnızca Danimarka Krallığı’nda.
Kurumlar daha çok “sehven” derler, bu krallıkta özürlerini bildirmek için.
İnsan, aynı “hata”’yı sürekli tekrarlarsa, artık işinin uzmanlığıyla ilgili aynı güveni vermemeye başlar, ya işinden olur, ya da artık eskisi kadar iş alamaz, gözden düşer, eğer o işte “tekel” değil ise.
Kurumlar aynı hataları tekrarlarsa ne olur? Hiçbir şey olmaz Danimarka Krallığı’nda.
Eğer olsaydı?
Gıda’da “sahtecilik”
Para’ da “sahtecilik”
Evrak da “sahtecilik”
Son olarak diplomada “sahtecilik” kadar daha da utanılası bir tablo yaşanmazdı Danimarka Krallığı’nda.
Danimarka Krallığı’nı yazıyorum çünkü bu yazıdan dolayı utanması gerekenler yine utanmazlar da alınganlık yapar, bu yazıda olanlar sanki ülkemizde yaşanıyor gibi düşünerek bu yazıyı yazanı işinden, köşesinden nasıl kovdururuz diye uğraşmaya başlarlar.
Danimarka Krallığı “utanç günü” ilan etmeli. Çocukların, gençlerin hayallerinde her gün yeni bir umutsuzluğa neredeyse tüm kurumlarıyla sebep olduğu için.
Danimarka Krallığı’nın bu “utanç günü” kurumlar hatalarını kabul edip sorumluluları istifa edene kadar, artık utanma duygusu gerçekten samimiyetle hissedilene kadar ve çocukların, gençlerin umutları yeniden yeşertilene kadar devam etmeli.