Ben bu şehirde doğup, büyümüş, üniversitede dahil olmak üzere bütün eğitim hayatını bu şehirde tamamlamış genç bir gazeteciyim.
Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum.
En çok bu sebeple zoruma gitti dün yaşadığım şey...
Size kısaca özet geçeyim başıma gelenleri.
Biliyorsunuz ki İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tutuklandı.
Bu durum Türkiye'nin bütün illerinde olduğu gibi Kocaeli'de de büyük ses getirdi.
KOÜ öğrencileri de gözaltı sürecinin ilk gününden itibaren tepki olarak çeşitli eylemler gerçekleştirdi, hatta gözaltına alınanlar oldu.
Ben de mesai arkadaşlarımla yakından takip ettim bütün olup bitenleri.
3 gün evvel ODTÜ öğrencileri bütün üniversitelere boykot çağrısında bulundu.
KOÜ öğrencileri de bu çağrıya sessiz kalmadı ve derslere girmeyerek boykot etmeye başladı.
Boykotun ilk gününden itibaren haberleştirmek amacıyla tamamen tarafsız bir şekilde okula girmek istedik ancak Kocaeli Üniversitesi basın mensuplarını kapı dışarı etti.
Bu durum karşısında olumsuz eleştiride bulunduğum bir haber yazdım.
Her şeyin bir karşılığı elbette olacaktır.
Daha önce de mezunu olduğum okulun eksik gördüğüm taraflarını haberleştirmiş, hemen ertesi gün Rektör Cantürk'ün ekibiyle gazetede burun buruna gelmiştik.
Onlar her ne kadar "Haberi kaldırın" imasıyla gazetemize gelmiş olsa da biz haberi kaldırmadık. Arkadaşlarımızı gayet güzel ağırlayıp uğurlamıştık gazeteden.
Gazeteci eleştirir...
Eğer bir kişi hem gazeteci olduğunu iddia ediyor, hem de herkesle iyi geçinme kaygısıyla hareket ediyorsa zaten o kişi gerçek gazeteci değildir.
Dün öğleden sonra hala öğrenciliği devam eden bir muhabir arkadaşımın okula çıkacağını öğrendim.
Ben de kendisiyle birlikte okula çıkıp, bir arkadaşımı ziyaret etmek istedim.
Bu kez haber yapmak değil ya niyetimiz, mezun öğrenci olarak girebiliriz diye düşündük...
O okula mezun öğrenci olarak girmek zaten benim hakkım ama neyse hadi o kısma değinmeyeceğim bile.
Kapıdaki güvenlik görevlilerine, arkadaşımı ziyaret etmek istediğimi söyledim. Kimlik kaydımı yaptırdım, kimi ziyaret edeceğimi teyit ettirdim ve telefon numaramı bırakarak ziyaretçi olarak okula girdim.
Tekrar ediyorum; "mezunu olduğum, bana gazetecilik diploması veren iletişim fakültesinin" tam önünde okulda görev yapan arkadaşımla buluştuk.
Fakülteye girmek üzereydik ki, telefonlarımız çalmaya başladı.
Arkadaşım telefonu açtı, "Alo" demeye kalmadan bir sesin "Bayanın kimliği tespit edildi. Kendisinin okulun içine girmesi yasak" dediğini duydum.
Bu sesi duyar duymaz resmen başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
"Kimliği tespit edildi" ne demek? Ya da sırf okul hakkında yaptığı eleştirilerden dolayı bir insanı, bir gazeteciyi fişlemek ne demek?
İster inanın, ister inanmayın ama okulda olduğum süre boyunca biran olsun haber yapmaya ne yeltendim ne de düşündüm. Kamera kayıtlarında her şey mevcuttur.
Kaldı ki zaten biz, haber yapmamız için gereken doneleri öğrencilerden rahatlıkla alıyoruz, yani sandığınız gibi okulun içine girmemiz gerekmiyor.
Şuan da okulun eleştirilecek tarafı o kadar çok ki, malzeme çıkarmak zor olmuyor bizim için.
Saadettin Hocanın zamanında asla böyle değildi.
Özellikle Cantürk rektör olduktan sonra KOÜ'ye karşı bütün algı yerle bir oldu maalesef.
Dönelim konumuza...
Arkadaşım güvenlik birimine kendisinin arkadaşı olduğumu ve herhangi bir haber yapmak için gelmediğimi söylese de telefonlar maalesef susmadı.
Büyük ısrarların sonucunda sırf mesleğimden ve yaptığım eleştiri haberlerinden dolayı KOÜ Rektörlüğü tarafından fişlendiğim için 18 yaşında büyük umutlarla girdiğim okul kapısından bu kez hayal kırıklığıyla ayrılmak durumunda kaldım.
Hayatım boyunca hiçbir siyasi eylem içinde bulunmamış ve hiçbir şekilde devletimi zora sokacak, beni yetiştiren insanların kafasını öne eğecek herhangi bir hamlemin olmamasına rağmen, sırf zaman zaman okulu eleştirdiğim için, Rektör Cantürk ve yönetimi tarafından resmen sakıncalı ilan edildim.
***
Gelelim Nuh Zafer Cantürk'e...
Bana bak Rektör,
Sen bu kente ne zaman geldin, niye geldin ya da bu şehrin okuluyla ilgili hedefin nedir orasıyla artık ilgilenmiyorum.
Ancak... Basınla aranı iyi tutmanı öneririm.
Öyle genç gazetecilerin yüzüne kapıları kapatarak ama seni yağlayacaklara pasta keserek hiçbir yere varamazsın.
Kendini senden öncekilerle de kıyaslama.
Sen zaten istesen de onlar gibi olamazsın, mayanda yok.
Bu memleketin valisi, emniyet müdürü, belediye başkanları, milletvekilleri herkes ama herkes olaylar başladığından beri herhangi bir olumsuzluk yaşanmasın diye sahadaydı.
Bir tek seni göremedik.
Gözaltına alınan öğrencilerin ailelerine “Geçmiş olsun” bile demedin.
Kocaeli Üniversitesi öğrencisine sahip çıkmadın.
Şimdi de gelmiş basınla uğraşıyorsun.
Yaptığım eleştiri haberlerinden sonra ekibine "Gazeteyi ziyaret edip, icabına bakın" diye talimat vereceğine, benimle uğraşacağına sen önce okulunda okuyan çocuklara sahip çık.
Kendine değil, öğrencilere herhangi bir zarar gelmemesi için tetikte ol.
Sen hiç hayatında bir kez olsun delikanlı gibi onurlu davrandın mı bilmiyorum ama şimdi senden rica ediyorum. Biraz delikanlı ol.
Ayrıca siyasi görüşü, duruşu ya da konulara bakış açısını bilmediğin insanlara da bulaşma.
Sen KOÜ için inan bana benden daha sakıncalısın. Ben en azından yaptığım haberleri okulun eksiklikleri giderilsin diye yapıyorum. Sense öğrencileri kaderleriyle baş başa bırakan bir korkaksın.