Geçtiğimiz günlerde bir haber dünya futbolunda deprem etkisi yarattı. İngiltere'den Arsenal, Manchester United, Chelsea, Liverpool, Manchester City, Tottenham Hotspur, İtalya'dan Milan, Inter, Juventus ve İspanya'dan Atletico Madrid, Barcelona, Real Madrid kulüpleri ortak bir açıklama yaparak Avrupa Süper Ligi'nin kurduklarını açıkladılar. Niyetlerinin, Avrupa'daki futbol müsabakalarının kalitesini ve yoğunluğunu iyileştirmek, en iyi kulüplere ve oyuncularına düzenli olarak rekabet etmelerini sağlayacak bir format oluşturmak olduğunu özenle ifade ettiler.
Dışardan bakıldığı zaman ne kadar da saf düşünceler içeren ve sporun bir adım daha ileri gitmesi için atılan bir adım gibi duruyor değil mi? Dünyanın futbol endüstrisi ile ön plana çıkmış üç ülkesinin futbol sermayesini elinde bulunduran güzide kulüpleri bir araya gelmiş ve bizleri düşünerek, seyir zevkimizi artırmak amacıyla yeni bir futbol turnuvası izlettirmek istediklerini beyan etmişler(!)
Şimdi bu açıklamayı bir de şu şekilde okuyalım:
“Futbol tarihinin çok büyük bir döneminde elimizde tuttuğumuz sermaye gücü, son dönemlerde Asyalı dostlarımız ve petrol zengini Arap iş insanları sayesinde kudretini sürdürmeye çalışsa da dünyanın içinden geçtiği şu zorlu pandemi şartlarında kendi kurmuş olduğumuz sistemin arzu ettiği paraya yetişmekte zorlanıyoruz. Hepinizin de bildiği gibi aslolan, dünyanın her kesiminden çocuğun spor aşkıyla büyüyüp dünya üzerinde yer alan herhangi bir kulüp ile hayata tutunması değil, varlığımızın sürdürülmesi için gereken ekonomiye katkı sağlamasıdır. Oluşturulmuş bir havuz sistemi üzerinden her takımın elde ettiği puanlara göre eşit paylar aldığı bir sistemin sahip olduğumuz kudrete gölge düşürdüğü ve ekonomimize gereken desteği vermediği ortadadır. Bu sebeplerle ‘Kapitalizm Süper Ligi’ni kurduğumuzu siz değerli futbolseverlerimize duyurmak istiyoruz.”
Ne kadar dürüst ve ağızları açıkta bırakan bir açıklama olurdu değil mi? Bazen dünya liderlerini dinlerken de aynen bunları yapmak istiyorum. Dudaklarından dökülenleri bir kenara bırakıp dudaklarının ardındaki niyetleri bütün insanlığın takdirine sunmak istiyorum ama maalesef mümkün olmuyor.
Neresinden bakılırsa bakılsın yeni bir spor organizasyonu olarak lanse edilmek istenen Avrupa Süper Ligi aslında dudaklardan dökülenin aksine Amerikalı bir yatırım bankası olan JP Morgan’ın 6 milyar dolar ile finanse edeceği ve kurucu kulüplere ön ödeme olarak 4,2 milyar dolar sunacağı tam bir ‘Kapitalizm Süper Ligi’dir. Bu ligin doğasında spor aşkı olmadığı gibi pandemi sebebiyle kapısına kilit vurma noktasına gelen kulüplerin hayatta nasıl kalabilecekleri kaygısı da yoktur.
Aslında dünyanın neresine bakarsak bakalım bir kuralın hiç değişmediğini görüyoruz. Güç sahipleri, gücü her zaman elinde tutmayı sevdiği gibi bununla da yetinmeyip hep daha fazlasını istiyor.
Belki de bazen çuvaldızı kendimize batırmak gerekiyor, batıralım ki bir şeyler değişsin.
Mesela hangi branş dalında olursa olsun, spor;
- Zengin kulüplerin bulduğu sponsorluklar ve zengin kulüp başkanları ile daha zengin oldukları organizasyonlar olmaktan çıksın.
- Asgari ücretle geçinmeye çalışan ailelerden bile vergiler eksiksiz alınırken spor kulüplerinin vergi borçlarının affedildiği organizasyonlar olmaktan çıksın.
- O zengin kulüplere ideoloji olarak karşı gibi görünen ama aslında onların yaptığı hamlelerin aynısını farklı yollarla deneyen daha yerel kulüplerin, halkın parasıyla toplanan gelirlerden pay almak için her gün yerel yönetimlerin kapısını aşındırdığı ve yerel yönetimlerin de insanlara şirin görünmek adına elinde avucunda ne varsa onlarla paylaştığı organizasyonlar olmaktan çıksın.
Gönül ister ki spor, gerçek anlamıyla hayata geçirilerek kulüplerin öz kaynaklarından çıkarıp büyüttüğü değerler ile sahaya yansıyan hareketler bütünü olsun. Manchester şehrinde doğan bir çocukla Anadolu’nun bağrında yetişmiş bir çocuk spor endüstrisinde üretilen ekonomiden aynı ölçülerde yararlanıp aynı düzen içinde yarışsın. Belki o zaman dünyanın dört bir yanından ortak sesler yükselir ve dudakların ardındaki niyetlere en güzel cevaplar verilir.