Bilimi kısaca tarif edecek olursak,
İnsanlar gözlemlenebilir fiziksel kanıtlarla doğanın ve doğal olayların işleyişini anlamak ve anlaşılır kılmak için deneyler yapıp, tezler ve hipotezler üreterek aralıksız çalışıyorlar... Bilim kimileri için doğanın mucizelerini keşfeden bir melek, kimileri içinse yumurta veren bir tavuk.
Günümüze kadar bilimin futbola sağladığı katkılar içerisinde özellikle antrenman metotlarının neticesinde gelişim göstermiş, oyuncuların doksan dakika boyunca koşu mesafeleri optimum seviyelere çıkmış, fiziksel güç kapasiteleri ve tempoları artmıştır. Bu bağlamda ülke içerisinde ya da, uluslararası birçok takım geçmiş zamanlardan farklı olarak benzer seviyelere çıkmış ve takımlar arasındaki ezici üstünlük de kalkmıştır, tabi eğer yıldız oyuncuları yoksa.
Futbolun, dünyanın en çok ilgi duyulan sporu olması ve insanların futbola tutku ile bağlanmasının da en önemli sebebi ve işte bu yetenekli, yıldız oyuncuların futbol arenasında sahne almalarıdır... Ancak bilim zamanla futbola katkı sağlasa da Tanrı vergisi yeteneği ikinci plana atarak futbolun doğasına da zarar vermiştir.
Kimilerine göre futbol sadece bir spor ve bir oyun bilimidir, bana göreyse futbol bir sanattır. Bir ressam nasıl bir sanatçı ise futbolcu da öyledir. Bir ressam yeteneği ile resmi çizip fırça darbelerini tuvalde dans edercesine duygu ve düşüncelerini, hatta tüm ruhunu katarak bir sanat eseri yaratır; Ve bu eseri yaratmak için ihtiyacı olan fırça ve boyayı nasıl bilimin ürettiği ile elde ediyorsa futbol da aynı şekilde bilimden yararlanmalıdır.
Son yıllara baktığımızda dünya ülkelerinin birçoğu yeteri kadar yetenekli yıldız oyuncu yetişmediğinden dem vuruyor ama bunun için gerekli hassasiyeti gösterip çalışmaları bu doğrultuda planlayıp uyguluyor mu?
Tabi burada ülkelerin sosyoekonomik ve kültürel seviyelerine göre tesisleşme, antrenör kalitesi ve eğitim sistemleri değişkenlik gösterebiliyor. Bilimi yeteri kadar ve doğru kullanan ülkeler var elbette ve bu ülkeler daha fazla yetenekli ve yıldız oyuncular yetiştirse de dünya genelinde bu konuda yanlış ve eksik yapılan uygulamalar neticesinde sorun olduğu aşikar.
Bunun için bilim futbolun doğasını, doğallığını, değişkenliğini bozmadan futbola katkı sağlamalı ve sağlıktan ekonomiye, günlük hayatımızdan sanata kadar her alanda gösterdiği özenin aynısını göstermelidir.
Futbolcu bu bağlamda bir makine gibi değil, bir sanatçı gibi yetiştirilmelidir. Bu ise ancak bilime olan odağın futbolun ihtiyaç duyduğu taktik ve becerileri gölgede bırakmasına müsaade etmeden sağlanabilir. Bilim sürekli gelişirken sporun yerinde saymasının imkansız olduğunu idrak ederek, futbolu futbol yapan unsurlardan uzaklaşmadan yeni çözüm yollarına başvurulmalıdır.