Hyundai fabrikasında, perşembe günü başlayan ve cumartesi günü geçici bir teklif ile şimdilik tatlıya bağlanan bazı eylemler yaşandı. Sanayi kenti olmamız nedeniyle bu tarz eylemlere alışığız. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Hyundai’de herhangi bir sendika yok. İşçiler her türlü sorununu ya da talebini, fabrikada bulunan Hyundai Çalışan İşleri Birimine iletiyor. Bu nedenle eylemler de oldukça farklı bir şekilde oldu. Hiçbir işçi iş bırakmadı, Bütün eylemler yemek paydosu ya da vardiya çıkışında oldu. Servislere binmeyen işçiler iş yerlerinin önünde toplanarak herhangi bir taşkınlık yapmadan haklarını aradı. Bende bu hareketliliği gazeteci gözüyle sahada takip eden bir isim oldum. Dikkatimi çeken en önemli hususlardan bir tanesi, işçilerin pandemi nedeniyle son derece dikkatli olmasıydı. Maskeler hiç çıkmazken, mümkün olduğunca sosyal mesafede korundu.
Peki, yıllardır ilimizde faaliyette bulunan, yaklaşık 2 bin kişiye istihdam sağlayan Hyundai’de bugüne kadar pek görülmeyen bu eylemler neden yapıldı? Daha önce de bahsettiğim gibi Hyundai Çalışan İşleri Birimi gelen sorun, öneri veya istekler işverene iletiliyor. İşveren sosyal hakları ve zamları buna göre veriyor. Bugüne kadar işveren ile işçiler arasında çok büyük bir sorun yaşanmadı. Ancak bu yıl işçiler, hem otomotiv sektöründe bulunan diğer markaların yaptığı zamlar, hem de pandemi nedeniyle daha da pahalılaşan hayat şartlarını da gerekçe göstererek kendilerine verilen yüzde 14’lük zammı kabul etmedi. Çalışan İşleri Birimine de taleplerini ilettiler. Ancak herhangi bir iyileştirme olmayınca işverene tepkilerini göstermekten geri durmadılar.
Eylemlerin başladığı perşembe günü bu olayı ilk haber yapan gazetelerden biri olduk. Hatta iki gazeteden biri olduk. Cuma sabahı ise gazetemizin imtiyaz sahipleri Yüksel Demirdaş ve Özgür Kaplanla birlikte, yine eylem yapılacağını öğrenince saat 08.00’de fabrika önüne gittik. İşçiler ve emniyet güçleri fabrika önündeydi. Hava gerçekten buz gibiydi. İşçilerle birlikte o gün orada bizden başka bir tek basın mensubu yoktu. İşçiler fabrikanın önünde toplanmış ve servis araçlarına binmeyerek ufaktan slogan atıyordu. Tedbir amaçlı gelen emniyet güçleri de her toplumsal olay ve işçi eyleminde olduğu gibi herhangi bir olumsuzluğun yaşanmaması amacıyla fabrika çevresinde güvenlik önlemi alıyordu. Bu esnada yine tedbir için bölgeye TOMA gönderildi. Bu noktaya özellikle değinmek istiyorum. TOMA’yı ne işveren ne de başka biri işçilerin üzerine göndermedi. TOMA bütün bu tarz olaylarda orada bulunması gerektiği için oraya geldi. Olay yerine gelen Emniyet Müdür Yardımcısı megafon ile işçilerden eyleme son vermesini istedi. Ancak işçiler “Burası bizim fabrikamız, kimseye bir şey yapmıyoruz. Taşkınlığımız yok. Sadece hak arıyoruz” şeklinde cevaplar verince, Emniyet Müdür Yardımcıları içeri giderek yetkililer ile görüştü.
Yaklaşık 2 saat sonra fabrikanın çalışan birimi sorumlusu Barbaros Yıldırım alana geldi. İşçilere zam sürecini ve verilen zammın kendilerine göre haklı nedenlerini anlattı. Görüşmeler sırasında işçilerden birçoğu sorunlarını aktardı. Kimisi ‘Eskiden verdiğiniz market çeki ile 2 market arabası dolduruyorduk. Şimdi 1 tanesi bile dolmuyor”, kimisi nerdeyse her bir buçuk dakikada 1 arabanın üretildiği fabrikada, bantta aralıksız hiç durmadan çalıştığını, tuvalete bile gitmediklerini, hatta pandemi de pek çok yer dururken kendilerinin aralıksız olarak çalıştığını belirtip, kendilerine verilen zammın tekrar değerlendirilmesini istedi. Kimisi ise fabrikada yeni başlayan bir kişinin 3 bin lira ile iş başı yaptığını, 8 yıldır çalışan bir kişinin ise son yapılan zamla birlikte 3 bin 600 lira alacağını ifade ederek maaş iyileştirmesinin de bu gerekçelerin gözetilerek yapılmasını istedi. Sonunda bunların hepsi görüşüleceği söylenerek işçiler evlerine gitmeye ikna oldu. Tam da bu esnada eylem yerine İhlâs Haber Ajansı geldi. Bütün bu yaşananları ben bizzat olay yerinden kendim yazarak aktardım. Pek çok kişi bana diğer basın kuruluşlarını sordu. Ben eylemi duyup geldiğimi ama onların neden gelmediğini bilmediğimi söyledim.
Kocaeli ve Hyundai işçileri, bu haberi öğlene kadar olay yerinden bizzat bizden okudu. Eylemler her vardiya sonunda Cumartesi akşamına kadar devam etti. Sonunda geçici bir çözüm ile Eylül’de Hyundai’de yüzlerin daha da güleceği belirtilerek eylemler geçici olarak son buldu. Öncelikle işçileri herhangi bir sendikaya bağlı olmadıkları halde birlikte hareket ederek kırmadan ve dökmeden, işlerini bir an olsun bırakmadan, yani üretime devam ederek yapmış oldukları hak arama mücadelesinden dolayı kutluyorum. İşverenin de kendi gerekçeleri doğrultusunda, kimseyi işten çıkarmayacakları sözünü vererek Eylül ayında Hyundai işçisinin yüzünün güleceğini belirterek sunmuş olduğu çözüme dayalı uzlaşmacı bir yaklaşımla adım atması nedeniyle ayrıca kutluyorum. Saniye ile çalışıp, makine ile yarışan Hyundai işçisi de, talepleri eylemle de olsa göz önünde bulundurarak iş barışı için doğru karar veren Hyundai yöneticileri de kendilerine yakışanı yaptı.
Son olarak yaşanan bu olaylarda taraf olmadan, işçinin eylemini, yaşamış olduğu sorunu, işverenin getirdiği çözüm önerisini, yerinde takip eden bir gazete olduk. Daha önce dediğimiz gibi biz ülkemizde ve kentimizde hem emekçinin hem de üretenin yanındayız. Bize düşen her şeyi objektif olarak görmek ve aktarmaktır. Herhangi bir tarafta olmak veya herhangi bir tarafı görmezden gelmek değildir. Özgün tarafsız yayınlarımız ile işçinin de üretenin de her zaman yanında olmaya devam edeceğiz.