Bazen hiç kimse ile görüşmek istemezsin, konuşmak bile yorar insanı.

Sinerjin düşer, yaşama sevincin negatifleşir.

İşte tam bu zamanda üzerinden olumsuzlukları atmalısın!

Yazmakta öyle!

Kendimiz istemezsekte hergün farklı,farklı üzücü olayları toplum olarak yaşıyoruz.

Haksızlık karşısında susmak, yapılan kötülüğe ortak olmaktır.

Birileri söylemeli!

Kimileri de yazmalı!

Hiç sokakta,cadde de yürürken insanların yüz ifadelerine dikkat ettiniz mi?

Çoğu umutsuz, mutsuz endişeli.

Kimisinin de potansiyel suç işlemeye eğilimli psikopat tiplemeler.

Gençlerimizin elinde cep telefonu sanal alemde teknoloji esiri.

İnsanların davranışları bile yapmacık.

Samimi içten, yürekten konuşmalar,selamlaşmalar yok!

Selamlaşma derken, birden aklıma yaşadığım fakat, bir o kadar da, üzüldüğüm anekdotumu yazmadan geçemeyeceğim.

Bir ilimizin müftülük dairesininde bulunduğu binanın asansöründeyim.

İki kat aşağı indiğimde asansör durduruldu.

Müftülük dairesinin olduğu kattı.

Üç din görevlisi olduğunu düşündüğüm kişiler bana selâm vermeden asansöre bindiler.

Bir kat aşağıya inmeden

Sordum;

"Siz hangi dindensiniz?!!"

Hepsi birden şaşırdı!

Onların cevap vermesini beklerken yine ben konuştum.

Selâm vermeden asansöre bindiniz.

Sizler topluma örnek olacak insanlarsınız.

Biz sizlere ilminizden dolayı,hocalarımızsınız diye saygı gösteriyoruz.

Davranışlarınıza çok daha duyarlı olmanız gerekmiyor mu? dedim.

Onlarda bana haklısınız diyerek,helâlleşerek işi tatlıya bağladık.

Niye bu örneği yazdım derseniz?

İnsani davranışlar,liyakat,işinin ehli olmak ve bizi biz yapan değerlerimiz gün geçtikçe daha da azalıyor.

Köylerde bile ,yanından geçen insanlar, bir birilerine selâm vermez olmuşlar.

Güleryüz,tebessüm bile yüreğimizi rahatlatır,huzur verir.

İnsani ve milli değer yargılarımız o kadar değişti ki.

Kişiliksiz,kimliksiz,omurgasızlık revaçta.

Toplumun tümünü kucaklayan olumlu gelişmelere hasret kaldık.

Gücü elinde tutanlar,

Çıkar ve menfaatleri için olmadık senaryoyu hayata geçiriyorlar.

Güç zehirlenmesi, güç deliliğini aşikâr olarak değil de, iki yüzlülükle yapıyorlar.

Bunlar bunu yaparken, diğer taraflarda neler oluyor?

Toplumun büyük bir kısmı huzursuz, mutsuz bir şekilde yaşamaya çalışıyor.

Bu ülkede tek maaş ile ev alabilidiğimiz yıllardan,iki maaşla kira veremediğimiz bugünlere geldik.

Gelir dağılımı,adaletinin olmadığı bir ülkede rahatlık olmaz!

Emeklileri bu dünyada misafir edemezseniz, insanca yaşatamazsanız bilin ki iki yakanız bir araya gelmez.

Tabiki her şey para değil!

Ancak;insanca yaşamak herkesin hakkı.

Türk milletine hizmet noktasında,büyük sorumluluk sahibi olmalısınız!

Adaleti,hakça paylaşımı ölçü almıyorsak, değişen bir şey olmaz!

İki yüzlülüğü bırakın!

Riyakârlık eninde sonunda gün ışığına çıkar!

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!

Sevgiyle kalın, sağlıkla kalın.