Zorbalık denince çoğumuzun aklına sadece fiziksel şiddet gelir. Oysa günümüz dünyasında zorbalık; küçümseyen bir bakışta, dışlayıcı bir sözde, alaycı bir yorumda ve sessiz bir sırt dönüşte gizlidir. Üstelik bu sadece çocukların arasında değil; ofislerde, ekranlarda, sosyal medyada da sinsice yayılıyor.
Bazı çocuklar okula sevinçle gitmez. Çünkü orada bilgiden önce korkuyu öğrenirler. “Farklı” olmak, dışlanmakla eş anlamlıdır onlar için. En tehlikelisi de bu davranışların sıradanlaşmasıdır. “Çocuklar arasında olur böyle şeyler” cümlesiyle geçiştirilen her zorbalık, bir çocuğun kendine olan güvenini yok eder.
Bugün sınıfta “sen beceremezsin” denilen çocuk, yarının potansiyel bilim insanı olabilir. Ama biz o sesi duymazsak, belki de o ses sonsuza dek susar. Ve biz, kaybettiğimizin farkına bile varamayız.
Zorbalığın izleri silinmez. Zarar gören çocuklar, içine kapanır, kendine yabancılaşır. Yıllar geçer, o kırılmış çocuklar toplumun parçası olur; ama o yara hep içlerindedir. Sonra biz, o yaralı bireylerden merhamet, anlayış, adalet bekleriz.

Görünmeyen zorbalık biçimleri çeşitlidir:
Dışlamak,
Ötekileştirmek,
Lakap takmak,
Başarının küçümsenmesi,
Sessizce aşağı çekmek,
Sosyal medyada karalama...

Oysa yapılması gereken çok basit:
Görmek. Dinlemek. Korumak. Gerekirse dur demek.

Zorbalık sadece mağduru değil, tüm toplumu yaralar. Ve toplumun iyileşmesi, bireyin korunmasıyla başlar.
Bugün sosyal medyada, okulda, sokakta; başarıyı karalayarak kendini var etmeye çalışan bir anlayış kol geziyor. Bir çocuğun parlak bir fikrini susturmak, bir öğretmenin emeğini görmezden gelmek, bir kadının başarısını küçümsemek... Bunlar artık sadece kişisel değil, toplumsal birer tehdide dönüşüyor.
En tehlikeli zorbalık biçimi, iyinin kötü, doğrunun yanlış gösterilmesidir. O zaman hakikatin sesi susturulur, sahte kahramanlar yüceltilir. Başkalarının ışığını söndürerek parlamaya çalışmak, sadece bireysel değil, toplumsal bir çöküştür.

Sessizlik, zorbalığın en büyük destekçisidir.
Kimin ne söylediğinden çok, kimin neye sessiz kaldığı belirler bir toplumun yönünü.
Artık susmamalıyız. Zorbalığa karşı ses çıkarmak, sadece mağduru değil, insanlığımızı korumaktır.
İyiliği alkışlayalım. Farklı olanı anlamaya çalışalım.
Çünkü başkasını aşağı çekmekle yükselemeyiz.
Güçlü bir toplum, bireyini gören, duyan ve koruyan toplumdur.
Ve biz, çocuklarımızın cesaretini değil; karanlığı susturmalıyız.