Bir sabah masmavi bir gökyüzüne uyanmak varken duman kokusuna uyanmak…
Bir kelebeğin kanadından, bir çocuğun nefesinden, bir ağacın gölgesinden vazgeçmek…

Hepsi küçücük bir kıvılcımla başlıyor.
Zengin kaynaklarımız, yemyeşil ormanlarımız, masmavi gökyüzümüz bir anda kararırken hüzün çöküyor yüreklere…

Yangınlar bazen doğanın dengesinden gelir: yıldırımlar, aşırı sıcaklıklar… Ama çoğu zaman insanın umursamazlığından doğar: Ormanda söndürülmeyen bir ateş, yere bırakılan cam kırıkları, atılan sigara izmaritleri, bakımsız elektrik hatları… Ve geriye sessizlik, kül ve pişmanlık kalır.

Bir ağaç yanınca sadece odun değil; toprağı tutan kök, havayı temizleyen yaprak, gölgesinde nefes alan binlerce canlı da yok olur.
Yangının küle çevirdiği orman, kuruyan bir nehir gibi ardında erozyon, susuzluk, evsiz kalan hayvanlar, nefessiz kalan insanlar bırakır.

Oysa hepimiz bir kıvılcımı durdurabiliriz.
Nasıl mı?

Piknikte yaktığımız ateşi tamamen söndürmeden ayrılmayarak,

Sigara izmaritini rastgele atmayıp iyice söndürüp bir kutuya koyarak,

Elektrik tesisatımızı düzenli kontrol ederek,

Doğada cam, plastik, yanıcı atık bırakmayarak,

Yangın tüplerini doğru kullanmayı öğrenerek,

Çocuklarımıza bu bilinci anlatarak,

Şüpheli bir duman gördüğümüzde ihbar hatlarını hemen arayarak.

Bir yangın çıktığında canımızdan kıymetli hiçbir eşya olmadığını bilerek hareket etmek…

Yetkilileri hızla aramak, ilk müdahaleyi doğru yapmak, ateşi büyümeden durdurmak…

Ve sonrası…

Yanmış alanları yeniden yeşertmek, umut taşımak, su taşımak, el birliğiyle toprağı iyileştirmek.

Hayvanlar için uygun yerlere su ve mama bırakmak, evini işini kaybeden insanlara destek olmak, birlikten güç doğurmak…

Çünkü doğayı korumak, nefesimizi; nefesimizi korumak, yarınımızı korumaktır.

Bugün attığımız her bilinçli adım; söndürdüğümüz her ateş, yere bırakmadığımız her izmarit; geleceğe gönderdiğimiz bir mesajdır:
‘Seni seviyorum ve koruyorum.’

Birlikte koruyalım, birlikte yeşertelim, birlikte yaşatalım.

Hep birlikte daha güzel yarınlara kavuşmak bizim elimizde