Emek sadece bir iş günü değil; alın teriyle yazılan bir hayat hikayesidir.

Bir çocuğun sahnede ilk kez mikrofonu eline aldığı o anı düşünün… Ya da okuma-yazmayı söktüğü için gözleri parlayan bir öğrenciyi… Belki de sabahın köründe dükkanını açan genç bir çırak ya da yıllarca çalışıp emekliliği hayal bile edemeyen bir zanaatkâr... İşte tüm bu anların arkasında, görünmeyen ellerle geceyi gündüze katmış, sessiz bir teşekkürle yetinmiş eğitimciler, sanatçılar ve emekçiler var. Bugün 1 Mayıs. O çalışan ellerin, işleyen yüreklerin sesini duyma zamanı.

Eğitimciler sınıfında, sanatçılar sahnesinde, çıraklar atölyesinde, teknisyenler tezgâh başında... Her biri alın teriyle ayakta duran ama çoğu zaman sistemin kör noktalarında kaybolan kahramanlar.
Özellikle yıllarca stajyer olarak çalışmış ama o yılları resmî olarak “çalışmış” sayılmayan binlerce gencin, yıllar sonra bile hak mücadelesi vermesi vicdanları yaralıyor. Bu insanlar, çalıştı ama çalışmamış sayıldı. Var oldular ama görülmediler. Onlar “staj mağduru” değil, emek tarihinin sessiz, üzgün, kırgın tanıklarıdır. Hak edenin hakkı verilmelidir.

Sanat ve zanaat… Biri ilhamla, diğeri el emeğiyle yoğrulur. Ama ne yazık ki her iki alan da, ekonomik kıymetle değil, romantik etiketlerle tanımlanır. El emeği göz nuru işler “hobi” gibi, çocuklara sanat öğreten eğitimciler “gönüllü” gibi görülür.

Bugün bu algıyı değiştirmek için bir fırsat:
Staj sürelerinin emeklilikten sayılması,
Güvenceli çalışma hakkının tüm emekçilere tanınması,
Zanaatkârın, sanatçının ve öğretmenin emeğinin eşit derecede kıymetli kabul edilmesi gereklidir.

Eğitimcilerin ve sanatçıların meslek aşkı mesai saatlerine sığmaz; onlar, her daim üretmeye ve bir yüreğe daha dokunmaya çalışır. Geleceğimizin umudu çocuklarımızın performanslarını alkışlarken, perde arkasında alkışsız duranlar var: Eğitimciler, sanatçılar, ustalar...
Emek gününde, bu gönül işçilerini unutmayalım.

1 Mayıs sadece bir kutlama günü değil, emeğin görünür olma çığlığıdır. Bugün; sınıfta, sahnede, atölyede, kuaför tezgahında, marangozhanelerde sessizce çalışan tüm eller için bir ses olalım. Onları sadece duymakla kalmayalım, haklarını da savunalım.

Gönül işçilerinin, büyük kahramanlarımızın hakkını savunmazsak, geleceğin ustalarını kaybederiz!