Bazı anlar vardır; tüm kurgu çöker, perde kalkar ve hakikat, tüm çıplaklığıyla ortada kalır. Son günlerde iki ayrı olay, bu ülkedeki adaletin, vicdanın ve sistemin ne kadar örselendiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık ve menajer Ayşe Barım…
Geçmişte iki kez kanser tedavisi gören, lenfoma şüphesiyle ameliyat edilen ve kısa süre önce anjiyo geçiren Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın tutuklu yargılanması, hukukun siyasallaştığı bu dönemde vicdanları derinden yaralayan bir başka örnek olarak karşımızda duruyor.
Bir evlat cezaevinde yaşam mücadelesi verirken, annesi hastane önünde çaresizce bekliyor. Sadece bir anne değil bir halk da adaletin suskunluğunu izliyor. Adaletin terazisi bu kadar mı bozulur? Sağlık durumu açıkça ortadayken, Murat Çalık’ın cezaevinde tutulmasında ısrar edilmesi, iktidarın hukuk anlayışının geldiği noktayı da gözler önüne seriyor.
Yargı eliyle yürütülen siyasi operasyonlar, artık insan hayatını hiçe sayacak boyutlara ulaşmış durumda. Masumiyet karinesi sadece belli kesimlere mi uygulanacak? Hukuk, iktidara muhalif olanlara karşı bir intikam aracı haline mi getirilecek?
İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Bir belediye başkanının, sağlık durumu bu denli kırılganken cezaevinde tutulması, sadece hukukla değil, insanlıkla da bağdaşmıyor. Bu tablo, ülkemizde adaletin ne denli derin bir yara aldığını gösteriyor. Bu hukuksuzluğa sessiz kalanlar, yarın kendi adaletlerini de kaybettiklerinde neyle yüzleşeceklerini şimdiden düşünmelidir.
Ayşe Barım ise başka bir ucun hikâyesi. Yıllardır sanat dünyasında menajerlik yapan bir kadın… Bugün “hükümeti devirmeye teşebbüs” gibi ağır ve soyut bir suçlamayla cezaevinde. Gerekçe ise Gezi Parkı eylemlerine destek vermesi. Ayşe Barım, ne bir silah taşıdı, ne örgüt yönetti.
Tek yaptığı; kamusal bir eyleme katılmak ve belki birkaç sanatçının da bu süreçte yanında olmak.
Ancak iktidar uzun süredir hukuku bir intikam aracına çevirmiş durumda. Gezi, artık bir hatırlatma değil; bir cezalandırma politikası. Ayşe
Barım’ın tutuklanması, 2013'te yüzünü barışa dönen milyonlara gönderilen bir gözdağıdır.
Bir ülkede hastanede torpil aranıyorsa, adliyede hak değil sadakat ödüllendiriliyorsa, orada devlet halkına değil; kendini korumaya hizmet ediyordur. Bugün Türkiye’de olan tam da budur.
Murat Çalık ve Ayşe Barım tutuklamaları bize şunu hatırlatıyor: Bu sistem, “kim olduğuna” göre şekilleniyor. Eğer iktidara yakınsan, kanunlar esneyebilir. Ama muhalefete biraz yakınsan, hatta sadece eleştirel bir duruşun varsa, hedef haline gelmen an meselesi.