Her gün yeni bir trajediye uyanıyoruz…

Güzelim ülkemizin sokaklarından madenlere, otelinden depremlerine kadar her yerde bir can kaybı; her yerde bir ihmal hikâyesi.

Ama dikkat edin, kaybolan canların sorumluluğunu alan birini ne gördük ne de duyduk.

Bolu’daki kayak merkezinde yaşanan yangında 78 yurttaşımız hayatını kaybetti.

Otel yangınının ardından açıklanan rapor ne? Sessizlik…

Orada bağırışlar içerisinde can veren annelerin, çocukların, ailelerin sesini duyunca hiç mi vicdanınız sızlamıyor?

Kim sorumlu? Yanıt yok…
***
Bu köşe yazısı bir vicdan çağrısıdır. Bu yazı, çöken adalet sistemi, yozlaşmış denetim mekanizmaları ve insan canını hiçe sayan düzene 'dur' çağrısıdır.

Kaç ölüm daha sessizce geçiştirilecek? Kaç yangın, kaç deprem, kaç ihmal daha kayıtlara geçecek?

Madenciler ölüyor; “Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz” diyorlar.

Kayak merkezinde yangın çıkıyor; “Başımız sağolsun” deyip unutturuyorlar.

Kahramanmaraş depreminde on binlerce insanımızı kaybediyoruz; “doğal afet” bahanesine sarılıyorlar…

Ama sormak lazım: Doğa mı ihmal etti, yoksa yıllardır uyaran bilim insanlarını dinlemeyen, denetim yapmayan sistem mi? İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?
****

Her ölümden sonra şu sahne tekrarlanıyor: önce şok, sonra kısa bir üzülme dönemi, hemen ardından sorular: Kim sorumlu?
Ama nedense cevap yok. Soruşturmalar açılıyor, oda unutulup gidiyor…

Devlet mekanizmaları, vatandaşı korumak yerine sermayenin hizmetinde koşar adımla yürüyor.

Kayak merkezindeki otelde yangın sistemi yok, çünkü para harcanmamış. Oysa insanın hayatı pazarlık konusu yapılamaz!

Ve sonra insanlar ölüyor. Çocukları yetim, aileleri acıyla baş başa bırakıyoruz.

Sermayeyi koruyan ama vatandaşı korumayan bu düzen artık değişmelidir! Artık öncelik, vatandaş olmalıdır.

***********

Kahramanmaraş depremleri gösterdi ki bilim insanları yıllardır ısrarla uyarılarda bulunuyor, ama kimse dinlemiyor.

Üstelik bu sadece depremle sınırlı değil. Yangınlar, sel felaketleri, maden kazaları...

Hepsiyle ilgili uzmanlar defalarca raporlar sunuyor ama siyasiler bu uyarıları dikkate almıyor.

Uyarıları dikkate almamanın bedeli, yıkılan binaların altında kalan insanlarla ödemeye değer mi?

*********

Tedbirler almak insani bir sorumluluktur.

Çöken binaların, yanan otellerin, patlayan madenlerin altında sadece insanların cansız bedeni değil, sistemin çürümüş ruhu yatıyor.

Her sessiz kaldığımızda bu sistemi besliyoruz.

Daha kaç çocuğun yetim kalması gerekiyor?

Ama önce şu soruyu sormamız lazım: KİM SORUMLU?