Yeni bir yıla iki haftadan kısa bir süre kala, milyonlarca emekçinin kaderini belirleyecek olan asgari ücret, hala belirsizlikle yoğun bir tiyatro sahnesinde sergileniyor.

Her toplantıdan sonra aynı sahne: Boş laflar, neticesiz vaatler ve bir avuç umutla oyalanan milyonlar.

Peki ya ülkede kimlerin maaşları söz konusu olduğunda bu kadar bekleniyor? Tabii ki belirli kesimlerin.

Üst tabaka, maaş zamlarını 5 dakikada karara bağlıyor, çünkü onların yaşamında beklemek diye bir kavram yok.

Bugünün asgari ücreti 17.002 TL. Ama gerçekler çok daha acı.

Bu para, elektrik faturasından kiraya kadar neredeyse hiçbir temel ihtiyacı karşılamaya yetmiyor.

Her şeyden vazgeçip hayatta kalmaya çalışan milyonlarca insanın hikayesini görmezden gelenler, kendilerine binlerce liralık zamları jet hızıyla geçirebiliyor.

Şu soruyu sormak gerek: Bu kadarı artık ahlaki bir çizginin dışına çıkmak değil de nedir?

***********

Asgari ücret toplantıları haftalarca sürüyor. Tartışmaları ise aylarca...

Bugün, masada bir rakamın bile tartışılmadığı açıklandı.

Peki, bu insanlar neyi tartışıyor? Neyi bekliyor? Emekçinin umudunu tüketmek, dayanıklılığını son noktaya kadar zorlamak mı bu toplantıların amacı?

O masalarda oturanların tek derdi, süreci uzatarak gerilimi artırmak ve kendi hesaplarına hizmet etmek.

Ne zaman ki konu milletvekili ya da üst düzey yöneticilerin maaşlarına zam yapmaya geliyor, o zaman kararlar hızlıca alınıyor.

Tüm taraflar bir anda hemfikir oluyor, herhangi bir tartışma bile olmadan jet hızıyla onaylanıyor.

Ancak konu, milyonlarca çalışanın yaşam mücadelesine destek olmak olduğunda haftalarca, aylarca tartışılıyor.

Bu çifte standardı açıklamak için ne bir vicdan yeterli, ne de bir mantık.

Çözüm net: Bu sürecin şeffaflıkla yürütülmesi ve asgari ücretin insanca yaşam standardı sağlayan bir seviyeye getirilmesi…