Siyaset doğru iletişim kurma sanatıdır.

Bu nedenle siyasiler, söylediklerine de yazdıklarına da dikkat etmek zorundadırlar. Kullandıkları dil çok önemlidir. Çünkü o dil, siyasileri yerin dibine de sokabilir en tepeye de çıkarabilir.

Bir de siyasetçiler görevleri gereği eleştiriye açık olmalıdır.

Herkes sizi sevecek diye bir kural yok. Kimi zaman eleştirilebilirsiniz, kimi zaman göklere çıkarılabilirsiniz.

Bunlara alışık olmanız gerekir.

Hele de il başkanlığı gibi önemli bir koltukta oturuyorsanız.

***

Bu girişi az buçuk kimin için yaptığımı tahmin etmişsinizdir.

MHP'nin bugün il başkanlığı koltuğunda Tuncay Batı diye bir arkadaş oturuyor.

Yaklaşık 10 aydır bu görevde olan Tuncay Batı'nın sosyal medya paylaşımlarına bir bakın.

Tam bir sokak jargonu ile konuşuyor. Belli ki bu dili seviyor ve üstelik eleştiriye hiç tahammülü yok.

Ne yaparsam yapayım ne dersem diyeyim kimse beni eleştirmesin modunda....

Açıkçası böyle bir dünya yok.

O koltukta oturuyorsanız, o koltuğun nimetlerinden faydalandığınız gibi eleştirilmeye de katlanacaksınız.

***


Birkaç gün önce gazeteci meslektaşımız Cemalettin Öztürk, Tuncay Batı'yı MHP'nin diğer il başkanları ile kıyaslayan bir yazı kaleme aldı.

Doğrudur yanlıştır bir şey diyemem neticede kendi düşünceleridir. Kaldı ki yazıda herhangi bir hakaret yok.

Kıyaslama yapması da gayet normaldir. Çünkü gazeteci vatandaşın önüne bu tarz kıyaslamalarla çıkabilir, kararı da okurlarına bırakır en sonunda.

Meslektaşım Cemalettin Öztürk de aynen böyle bir yazı kaleme almış.

Peki bu yazıyı okuyan Tuncay Batı ne yapmış?

"Suskunluğumuz asil duruşumuzdan… Ne satılmış kalemlerin ne de köşelerde pusuya yatmış çakalların dizayn edip şekillendirip yöneteceği bir parti değildir” demiş…

Bu açıklamaya nasıl bir cevap verilebilir ki... Savunulacak hiçbir yanı yok.

Oysa yapmanız gereken çok basit. Ararsınız o gazeteci arkadaşı, güzel bir dille derdinizi anlatırsınız.

Ki, O gazeteci arkadaş da sizin açıklamalarınıza kendi köşesinde yer verir... Verecektir de...

Ama böyle tehditvari, saçma sapan konuşursanız gereken cevabı da emin olun sadece kendisinden değil biz diğer gazetecilerden de alırsınız.

***

Tuncay Batı'yı çok fazla tanımam. Sadece uzun yıllardır MHP'de olduğunu biliyorum. 10 aydır da il başkanlığı koltuğunda...

Başarılı mı başarısız mı açıkçası hiçbir fikrim yok. Bunun kararını partililere bırakıyorum.

Ama şurası bir gerçek ki, bu dil sadece Tuncay Batı'ya değil hiçbir siyasiye yakışmıyor.

Şunu da merak etmiyor değilim; acaba Tuncay Batı göreve geldiği günden bu yana gazetecilerle ilişkilerini kurmak için ne yaptı?

Genel yayın yönetmenleri veya yazı işleri müdürleri ile mi bir araya geldi? Hayır. Gazeteleri mi ziyaret etti? Hayır.

Varsa yoksa sosyal medyadan bir iki kısa açıklama. Tek yaptığı bu...

Yani kendisini anlatabileceği en doğru yer olan gazeteler ve gazetecilerle ilişkisi neredeyse sıfır. Belli ki gazeteciler tarafından aranmadığı sürece ilişki kurmayan bir kişilik.

***

MHP'deki son 4 il başkanına bakıyorum da... Aydın Ünlü de dahil olmak üzere ki, kendisi de zaman zaman medya ile sorunlar yaşamıştı, ne

Yunus Emre Kurt ne de Murat Demirbaş, Tuncay Batı gibi kabadayıca bir dil kullanımı, tehditvari bir yaklaşım içerisine girmemişti.

Tuncay Batı'nın yaptığı bu hareket nezdinde tüm siyasilere bir çağrımdır; haberleriniz girdiğinde sizin için en kıymetlisi olan o gazeteciler, günü gelip eleştiri yaptığında yine sizin için en kıymetlisi olsun...

Bunu sakın unutmayın.