Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'dan bir vatandaşın e-Devlet hesabına girip Kocaeli'de bir mesleki eğitim kursuna kayıt edildiğini görmesiyle başlayan süreç, Türkiye genelinde yolsuzlukların ne denli yaygınlaştığını bir kez daha gözler önüne serdi.
CİMER'e şikayetle başlayan ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün devreye girmesiyle derinleşen soruşturma, savcılığın da müdahalesiyle büyük bir vurgun şebekesini ortaya çıkardı.

**

Eski Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer döneminde başlatılan Mesleki Eğitim Merkezi projesi MESEM, sanayicilerin en önemli sorunlarından biri olan ara eleman açığını kapatmayı hedefliyordu.
Çok da doğru bir proje olarak başladı.
Bakanlık, projeye dahil olan firmalara çırak başına asgari ücretin üçte ikisi kadar ödeme yapıyordu. Ancak bugün üzülerek görüyoruz ki, MESEM projesi büyük bir yolsuzluk aracı haline gelmiş.

***

İddialara göre, Kocaeli'deki okullarda 22 bin çırak kaydedilmiş, hayali isimler üzerinden 250 milyon lira vurgun yapılmıştı.
Devamında, ülke genelinde 1 milyar TL’ye yakın paranın bu yöntemle vurgun yapıldığı iddia edildi. Türkiye'de yolsuzlukların bu kadar yaygınlaşması, sadece ekonomik kaynakların heba edilmesi değil, aynı zamanda toplumun adalet duygusunun zedelenmesi anlamına geliyor.
Yolsuzluk, toplumsal güveni sarsan ve devletin itibarını zedeleyen en büyük tehlikelerden biridir.
Ne yazık ki, ülkemizde her geçen gün yeni bir yolsuzluk vakasıyla karşılaşıyoruz. Peki, bu durum nasıl değişecek?

***

Fakir fukaranın, yetimin, öksüzün hakkını yiyenler sadece maddi zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda toplumsal adaleti de yok ediyorlar. İnsanlar artık yolsuzlukların olmadığı, herkesin eşit ve adil bir şekilde yaşadığı bir ülkede yaşamak istiyor.
Diyarbakır’dan gelen bir şikayetle başlayan Kocaeli'deki vurgun süreci, Türkiye genelindeki yolsuzlukların bir aynasıdır. Bu ve benzeri olayların peşinin bırakılmaması, sorumluların hesap vermesi, kamu kaynaklarının etkin ve doğru kullanılması için gerekli adımlar atılmalıdır.
Yolsuzlukla mücadele, sadece bir devlet politikası değil, aynı zamanda bir toplumsal sorumluluktur.
Artık yeter! Türkiye, adaletin, eşitliğin ve dürüstlüğün hakim olduğu bir ülke olmayı hak ediyor.


***

Yazımı sonlandırmadan önce yolsuzluk üzerinden yapılan gazetecilik tartışmalarına da değinmek istiyorum.
Öncelikle, yolsuzluğu ortaya çıkaran meslektaşlarımı kutlamalıyım. Güzel bir iş başardılar.
Ancak…
Kimi meslektaşlarımız, bu olayla ilgili haber yazmayan gazetecileri ne yazık ki sanki bu işin içindelermiş algısı ile kamuoyunun önüne atmaya çalışıyor.
Bazıları bu oyuna geldi. Kendilerini aklamaya çalıştı. Hatta “Benimle ilgili bir belge bulsunlar, mesleği bırakırım” diyenler bile çıktı.
Benim tarafım nettir. Yolsuzluk yolsuzluktur. Ortaya çıkaranlara helal olsun.
Haber yapmadığımız, bu topa girmediğimiz için yanlış algı oluşturmaları oyununa asla gelmem.
Çünkü ne ben ne de Özgün Kocaeli Gazetesi’nden bir arkadaşım, çiğ yemiştir.
Bu nedenle de karnımız ağrımaz.
Anlayan anlamıştır umarım.