Bugün 1 Mayıs, Emek ve Dayanışma Günü.
Bu tarih, işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin haklarının savunulması için verilen mücadelenin sembolik bir günüdür.
Kapitalist düzenin sömürücü doğasına karşı, işçi sınıfının dayanışması ve direnişi, 1 Mayıs'ı gerçek anlamda kutlanması gereken bir bayram haline getirmiştir.

***

Kapitalist sistem, işçilerin emeklerini sömüren, alın terini ucuzlatan bir düzen yaratmıştır.
Bu düzen, zenginleri daha zengin, yoksulları daha yoksul kılarken, işçilerin alın teriyle beslenir.
Saatlerce çalışan, düşük ücretlere razı olan ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalan milyonlarca emekçi, bu sistemin adaletsizliğinin açık birer kanıtıdır.
Bugün, işçinin, emekçinin haklarını savunmak, sömürünün karşısında durmak her zamankinden daha önemli.

***

1 Mayıs, yalnızca bir anma günü değil, aynı zamanda bu adaletsiz düzene karşı bir başkaldırıdır.
Emekçiler, hak ettikleri adil ücretleri, insanca çalışma koşullarını ve iş güvencesini talep etmeye devam ediyor. Bu talepler, yalnızca bireysel haklar değil, toplumun tamamını ilgilendiren, daha adil ve eşit bir düzenin anahtarıdır.
Sosyal adalet, emeğin sömürülmediği, herkesin insanca yaşama hakkına sahip olduğu bir dünyayla mümkündür.

***

Kapitalizmin yarattığı eşitsizliklerin çözümü, emekçilerin mücadelesinde, dayanışmasında ve birlikteliğinde yatıyor.
1 Mayıs, işçi sınıfının gücünü ve bu gücün toplumun tüm kesimlerine nasıl fayda sağlayabileceğini gösteren bir gün olmalıdır.
Kapitalist düzenin haksızlıklarına karşı, işçi sınıfının haklarını savunmak ve daha iyi bir gelecek için mücadele etmek, bu bayramın ruhunu yaşatmanın en önemli yoludur.

***

Bu nedenle, 1 Mayıs'ı, tüm emekçilerin ve işçilerin haklarının tanınması ve korunması için bir başkaldırı günü olarak anmalı, kutlamalı ve geleceğe taşımalıyız.
Devrimci ruh, bu adaletsizliğe son vermek, işçinin emeğine hak ettiği değeri vermek ve toplumsal eşitliği sağlamak adına bir bayrak olarak dalgalanmaya devam etmelidir.
Bu mücadele, bugünün ve yarının dünyası için elzemdir.