Türkiye’de yine akıllara durgunluk veren bir olayla karşı karşıyayız. Henüz dünyaya gözlerini açamamış, annelerinin sütünü tatmamış bebeklerin hayatı, açgözlülüğün kurbanı oldu.
Yenidoğan çetesi adı altında örgütlenen bir grup, sağlıklı bebekleri yoğun bakıma yatırarak üzerinden para kazandı. Ne için? Daha fazla para, daha fazla kazanç!
Ancak bu çete yalnızca bebekleri değil, toplumun kalan umut kırıntılarını da boğdu. Artık hangi vicdan, hangi insanlık bu yıkımı taşıyabilir?
***
Bu olay, yalnızca birkaç kişilik bir çetenin karanlık eylemleri değil; bu, sistemin çürümüşlüğünün, insan hayatının değersizleştirildiği sağlık sisteminin kâr hırsına kurban edildiği bir düzenin sonucudur.
Sağlıklı bebekleri yoğun bakıma yatırmak, onların üzerine hastalık senaryoları yazmak ve bu masumları ölüme terk etmek, insanoğlunun geldiği en aşağılık nokta değilse nedir?
Bebekleri para için ölüme terk eden bu zihniyet, sadece bireysel kötülüklerin değil, bir sistem sorununun yansımasıdır. İnsan hayatının ticari bir meta haline getirildiği bir ortamda, sağlık çalışanları ve hastaneler, halkın yaşamını korumak yerine, kâr makinesine dönüşmüş durumda.
Sağlık sektöründeki özelleştirme politikaları, denetimsizlik ve halkın çaresizliği bu tür olayları mümkün kılıyor. Yenidoğan çetesi belki de bu çürümüş sistemin sadece yüzeye çıkan bir kısmı, buzdağının görünen tarafı...
****
Bu tür olaylar, sadece bebekleri ölüme sürüklemekle kalmıyor, toplumun geleceğe dair son umutlarını da yok ediyor.
Her gün yeni bir acı haberle uyanan halk, gelecekten umudunu yitiriyor, çocuklarını güvenle büyütebileceği bir düzenin olmadığını görüyor.
Sağlık sistemi bir çete tarafından işgal edilmiş, adalet ise bu katliamı seyrediyor. Yüzlerce yıllık ilerlemenin, insanlık adına yapılan tüm reformların geldiği nokta bu mu?
Bebekleri ölüme sürükleyen bir toplum olduk. Hiçbir açıklama, hiçbir özür, hiçbir yargı bu acıyı hafifletemez. İnsanın iğrenç halleri artık sınır tanımıyor.
Keşke taş oysaydık, mağarada yaşasaydık, kuyudan su içseydik ama bu çağın yükünü taşımasaydık...