Siyasi tarihimizin belki de en ilginç sabitlerinden biri şudur: CHP kurultayları asla sıradan geçmez. Bir heyecan, bir hararet, bir “acaba ne olacak?” atmosferi hep vardır. Parti içi yarış, düello kıvamında geçer; genel başkan adayları kürsüye çıkınca, salon sanki Rocky IV film setine döner. Alkışlar, sloganlar, “değişim” diyenler, “devam” diyenler… CHP’nin tek adayla kurultaya gitmesi, Galatasaray’ın kaleye şut çekmeden maçı kazanması kadar olasılık dışıdır.

***

Bu yılki kurultay da farklı olmadı. Kayyum söylentilerinin gölgesinde, tutuklamaların göbeğinde, “hukukun üstünlüğü mü, üstünlerin hukuku mu?” sorusunun yeniden moda olduğu bir ortamda, CHP sahneye çıktı. Özgür Özel’in karşısına aday çıkması, “Demokrasi hâlâ yaşıyor!” diye sevinenleri gülümsetti. Çünkü ne olursa olsun, CHP’de sandık kurulur, konuşmalar yapılır, kimin kazandığı kadar kimin ne dediği de gündem olur.

***

Ancak kurultayın bu yılki fon müziği biraz daha sertti: 19 Mart sabahı, gözaltılar, tutuklamalar, gazetecilere baskılar…
Hukukun değil, hukuki kurguların konuşulduğu bir sabaha uyandık.
Sosyal medyada “sıradaki kim?” diye kara mizah yapılırken, bazıları için gözaltı listeleri artık haftalık bülten gibi oldu.
Hukukun içinden geçen bu tür süreçler, ister istemez siyaseti de etkiliyor.
Ve bu tabloda CHP, içeride kendi rotasını çizmeye çalışıyor.
Kayyum tartışmaları, bazı belediyelere dönük operasyon söylentileri, yargının tarafsızlığına dair derin şüpheler derken, CHP kurultayı sadece bir partinin liderini seçmek değil, aynı zamanda bir demokrasi testi hâline geldi.

***

Demokrasi tüm darbelere, baskılara, kayyum tehditlerine rağmen bir yolunu bulup kendini gösteriyor.
Belki tırnaklarıyla kazıyarak, belki de salonların çatısından sızan bir umut ışığı gibi… Ama orada, hâlâ nefes alıyor.
Velhasıl, bu ülkede hâlâ CHP kurultaylarında birden fazla aday çıkıyorsa, bazı şeyler için umut vardır.
Belki mükemmel bir demokrasi değil, ama inadına bir mücadele, inadına bir “devam” vardır.

***

Kurultay demişken, Parti Meclisi seçimlerinde Kocaelililerin yaşadığı şoku es geçmeyelim.
Özgür Özel ve genel merkez, PM'de hiçbir Kocaelili isme yer vermedi.
Üç belediyeye sahip, üç milletvekilini Ankara'ya göndermiş bir örgüt, adeta yok sayıldı.
Bence bu çok açık bir mesaj.
Yansımalarını ise önümüzdeki günlerde göreceğiz.