Memlekette sanki başka mesele yokmuş gibi günlerdir CHP İstanbul İl Başkanlığı kongresi üzerinden tartışmalar yürüyor.
Polis yığınağı, güvenlik önlemleri, şaibe tartışmaları…
Bu kadar enerji, bu kadar bürokratik çaba gerçekten gerekli mi? Ülkenin bunca sorunuyla boğuştuğu bir dönemde, bir partinin kongresine harcanan bu mesai insana “yazık” dedirtiyor.
Oysa halkın gündemi çok daha başka: asgari ücretlinin geçim derdi, emeklinin maaşı, esnafın ayakta kalma mücadelesi, çiftçinin üretim sıkıntısı, memurun enflasyon karşısındaki çaresizliği…
Altyapıdan üstyapıya, yollar, köprüler, teknolojik yatırımlar, insan hakları ve uluslararası meseleler… Bunların hepsi çözüm beklerken, kamuoyunun ve devletin gündeminin bir parti kongresine sıkışması düşündürücü.
“Şaibe varmış, yok bilmem neymiş.” İyi de bu partinin kendi iç meselesi.
Üstelik seçim Yüksek Seçim Kurulu gözetiminde yapılıyor. Sonuçta halk sandıkta kime oy verecekse verir.
Kongreler, partilerin iç demokratik mekanizmalarıdır. Kendi adaylarını belirler, kendi yarışlarını yaparlar.
Asıl sorulması gereken şudur: Bir siyasi partinin iç işleyişine devletin polisiyle, yargısıyla bu kadar müdahil olma motivasyonunun sebebi nedir?
Neden böylesine bir kaygı, bir “ön alma” refleksi?
Devletin görevi, partilerin kongrelerini dizayn etmek değil; halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmek, ülkenin yarınlarını güvence altına almaktır. Eğer enerjimizi yanlış alanlara harcarsak, toplumun çözüm bekleyen dertleri daha da ağırlaşır