Süper Lig yolculuğunda artık geri sayım başladı.

Bu sezon bir hikâye yazılıyor evet, ama satır araları eksik. Çünkü bu takım, rakiplerinin tökezlediği her virajda kendi ayaklarına çelme taktı.

Herkesin beklediği o “fırsat haftası” senaryosu defalarca karşımıza geldi ama biz hep aynı repliği oynadık: “Rakip kaybettiyse biz de kaybedebiliriz.” Oysa ki başarı, fırsatları değerlendirmenin adıdır.

Bugün Adanaspor deplasmanındayız. Yine bir dönemeçteyiz. Rakipler puan kaybetti. Yine bir fırsat doğdu.

Fakat bu kez farklı olmalı. Bu fırsat treni kaçmamalı. O üç puanı aldığımızda sadece tabelaya yazılmayacak; Süper Lig’in kapısını aralayacak. Hem de ardına kadar.

**********

Bu takım Süper Lig’e çıkacak, buna inancımız tam. Ama her zaman söylüyorum asıl mesele orada kalıcı olmak.

Süper Lig’de kalıcı olabilmek, oyun disiplininden çok daha fazlasını gerektirir. Sadece maç kazanmak değil, o maçların psikolojisini de yönetmek gerekir.

Çünkü orada affa yer yok. Çünkü orada her hata fatura olarak geri döner. Dikkat çekmek isterim ki, biz hâlâ ligin alt sıralarındaki takımlara karşı “acaba?” diye sahaya çıkıyoruz.

Orada kalıcı olabilmenin yolu, bugünden başlar. Planlaması, disiplini, kadro mühendisliği, vizyonu… Her şey bugünden şekillenmeli. Bugün kaçan fırsatlar, yarın çok daha büyük kayıplara dönüşebilir.

Sezonun son virajındayız. Gözümüzü yoldan ayırmamak zorundayız. Çünkü yolun sonunda bir hayal değil, yıllar sonra bir gerçek bizi bekliyor: Süper Lig.