Toplumların tarihinde metafizik öğeler, inançlar ve kutsal değerler her zaman önemli bir rol oynamıştır. Ancak ne yazık ki, bazı kişiler ve gruplar bu değerleri istismar ederek, kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktan çekinmezler. Tarih boyunca, mistik söylemlerle kendilerini kutsallaştıran, dokunulmaz kılan ve her türlü eleştiriyi "manevi saldırı" olarak gösteren insanlar hep olmuştur. Günümüzde de benzer yöntemlerle toplumda fitne, fesat ve fenalık yayanlar, metafizik kavramlarını bir kalkan olarak kullanmayı sürdürüyor.

Bu tür kişiler, kendilerini adeta kutsal bir görevle donatılmış gibi göstererek, her türlü eleştiriden muaf olmayı amaçlarlar. Eleştiriye maruz kaldıklarında, ya hakikati reddeden komplocu bir söyleme sığınır ya da muhaliflerini "inançsız", "hain" veya "ahlaksız" ilan ederek sindirmeye çalışırlar. Oysa gerçek samimiyet, düşünce ve inanç özgürlüğüne alan açmak, farklı fikirleri tartışmaya açık olmakla kendini gösterir.

Özellikle din, ezoterizm, spiritüel akımlar ve diğer metafizik öğeler etrafında şekillenen bazı hareketler, zamanla dogmatik ve otoriter bir yapıya dönüşebilir. Öyle ki, bu yapılar içinde eleştiri kabul edilmez hale gelir ve bir süre sonra körü körüne bir biat kültürü oluşur. Bu noktada sahte ruhani liderler, mistik öğretileri çarpıtarak kendilerine maddi ve manevi kazanç sağlamaya başlarlar. Bireylerin akıl ve muhakeme yetilerini ellerinden alıp, onları birer itaatkâr takipçiye dönüştürürler.

Bu durumun en büyük zararı, toplumun düşünsel gelişimine ve bireylerin özgür iradesine vurulan darbedir. Sağlıklı bir toplum, inançları istismar edenleri teşhis edebilen, eleştirel düşünebilen ve sorgulama yetisini koruyabilen bireylerden oluşmalıdır. Bilgi ve akıl, metafizik anlatıların gölgesinde kaybolmamalı; tam aksine, insanın aydınlanmasına hizmet etmelidir.

Sonuç olarak, metafizik değerleri bir kalkan olarak kullanıp fitne, fesat ve fenalık yayanlara karşı dikkatli olmak zorundayız. İnançlar, bireylerin iç dünyasında şekillenen ve kişisel gelişimi destekleyen unsurlar olmalıdır; manipülasyon aracı değil. İnsanları korkutarak, baskı altına alarak ya da kandırarak kazanılan güç, sonunda sahibini de yok eder. Gerçek olan, ancak sorgulamaya, bilime ve akla açık bir şekilde yaşanan inançlardır. Gerisi ise yalnızca birer illüzyondan ibarettir.