Ülkemizde her güne yeni bir cinayet haberiyle uyanıyoruz. Kafası kesilen genç kızlar, boğazı kesilerek öldürülen insanlar, sokak ortasında silahlı saldırılar, katliamlar...
Her gün daha vahşi, daha kan dondurucu olaylara tanık oluyoruz. Sanki insanlar can almak için sıraya girmişler, tetiği çekmek ya da bıçağı savurmak bu kadar kolaylaşmış.
Her sabah haberleri açmak, sokakta yürümek bile cesaret ister hale geldi. "Bugün kim öldü?" sorusunu sorar olduk. Peki bu vahşet nereye kadar?
Bu ülkenin sokakları artık güvenli değil. İnsanlar, adeta tavuk keser gibi birbirini katlediyor. Sokakta yürüyen vatandaşlar, kafalarında hep aynı soru: "Bir sonraki kurban ben mi olacağım?"
Artık toplumda derin bir huzursuzluk var. İnsanlar kendilerini güvende hissetmiyor, her an bir şiddet olayına tanık olma ya da kurban olma korkusuyla yaşıyor.
O kadar üst üste gelen acılar var ki, toplumsal psikolojimiz bozulmuş durumda. Kimse bir sonraki güne umutla bakamıyor, her gün her şey daha da kötüye gidiyor.

**

Hayatı boyunca suç işlememiş, şiddete bulaşmamış insanlar cezaevinde yatarken, suç kaydı kabarık olan katiller sokaklarda serbest dolaşıyor. Fikir belirten, düşüncesini dile getiren insanlar hapse atılıyor, ama 15-20 kez suç işleyenler ellerini kollarını sallayarak aramızda geziyor.

Bu nasıl bir adalet sistemi? Bu nasıl bir hukuk anlayışı? Hiç mi yetkililerin haberi yok bu insanlardan? Her gün yakalananlar, çökertilen çeteler açıklanıyor, ama bir bakıyorsunuz ertesi gün yine aynı suçlular sokaklarda. Bu kadar suç kaydı olan insanlar nasıl dışarıda serbestçe dolaşabiliyor?
Bu ülkenin güvenlik güçleri, polisi, istihbaratı ne yapıyor? Her gün yeni bir acı yaşanırken, bu olaylar neden önceden engellenemiyor?
Devlet, güvenliği sağlaması gereken yerde, toplumun güvenini kaybetmiş durumda. O kadar ileri gittik ki, suçluların peşine kadın programları düşüyor.
Televizyonda çıkan programlar, suçluları deşifre ediyor, halkı bilgilendiriyor. Kadın programları, devletin yapması gerekeni yapıyor!
Suçlular ekranlarda ifşa edilmese, kimsenin haberi olmayacak. Bu ne kadar utanç verici bir tablo. Devletin çözmesi gereken olayları artık televizyonlar çözüyor. Böyle bir güvenlik açığı olabilir mi?

**
Avrupa’da, Danimarka gibi ülkelerde polisler mesai bitiminde silahlarını karakola bırakıyor. Çünkü toplumda güven var. İnsanlar huzur içinde yaşıyor. Peki bizde nasıl?
Bizde polisler bile sokaklarda güvende değil. Polisler, silahlarını yanında taşımak zorunda çünkü kendi hayatlarından endişe ediyorlar. Koca bir ülkede, polisler bile güvenliklerinden şüphe eder hale gelmişse, vatandaş nasıl güvende olsun?
Cüzdan taşır gibi silah taşıyan insanlarla dolu bir ülkede yaşıyoruz. Sokak ortasında insanlar birbirine silah çekebiliyor. Bir tartışma, bir kavga anında hemen silah çıkarılıyor, insanlar gözlerini kırpmadan bir cana kıyabiliyor.
Bu kadar ruhsatsız silah nasıl dolaşımda? Kim bu silahları sokaklara salıyor? Kimse bu soruları sormuyor mu? Bu kadar silahın ülkede serbestçe dolaşması normal mi? Bu sorulara cevap veren yok.
Ne zaman konu vatandaşın can güvenliği olsa, aynı terane devam ediyor. Hep geçici çözümler, hep günü kurtarmaya yönelik adımlar. İnsanlar ölüyor, cinayetler artıyor, toplum korku içinde yaşarken, siyasiler koltuk kavgası yapıyor.

***

Türkiye’deki bu tablo artık sürdürülemez bir hale geldi. Her gün yeni bir ölüm haberi, her gün yeni bir vahşet… Sokaklar güvensiz, insanlar tedirgin, toplum huzursuz.
Devlet, suçluların peşine düşmekle yetinmeyip, bu suçların neden bu kadar arttığını, toplumun neden bu hale geldiğini sorgulamalı. Ama bunu yapmıyorlar. Çünkü çözüm aramak yerine günü kurtarmak daha kolay geliyor.
Bizler artık bu kadar ölüm, bu kadar vahşet karşısında susmak zorunda değiliz. Bu acıları unutmayacağız. Güvenli bir toplumda yaşama hakkımız var. Sokaklarda korkusuzca yürüyebilme hakkımız var. Bu haklarımızı geri almak için ses çıkarmalı, bu sessizliğin parçası olmamalıyız.
Bir ülkenin sokakları güvenli değilse, orada adaletten, huzurdan ve insanlıktan bahsetmek mümkün değildir. Unutmayalım, sessiz kalan her vicdan, kaybedilen her canın suç ortağıdır…